Crysis'i anlatmak için neredeyse kelimeler yetmez. Oyunu ilk açtığınız anda o büyüleyici grafikler sizi içine çekiyor. 2007 yılında çıkmış bir oyun olmasına rağmen, hala görsel anlamda hayran bırakan bir seviyede. Bu oyunun bir klasik olarak kabul edilmesinin nedenlerinden biri de bu zaten: döneminin çok ötesinde bir teknolojiye ve görsel kaliteye sahip olması.
Gizemli bir adada geçen ve gittikçe karmaşıklaşan bir hikayeyi merkeze alan etkileyici bir oyun. Başlangıçta basit bir askeri görev gibi görünen olaylar, Kuzey Kore'nin işgal ettiği bu adada hızla kontrolden çıkıyor. Adada garip olaylar yaşanıyor ve burada gizlenen sırlar, tüm ekibi ve sizi hayatta kalma mücadelesine itiyor.
Oyundaki karakteriniz, özel yeteneklere sahip bir “Nanosuit” giymiş bir asker olarak adaya adım atıyor. Görev başta düşman güçlerini etkisiz hale getirmek gibi görünse de, adanın derinliklerinde keşfettiğiniz antik kalıntılar ve esrarengiz enerjiler, olayları çok daha gizemli bir hale getiriyor. Bu noktada oyunun doğaüstü ögeleri devreye giriyor ve adanın sırları birer birer açığa çıkıyor. Kısa sürede, sadece düşman askerleriyle değil, dünya dışı varlıklarla da karşı karşıya kalıyorsunuz.
Hikaye ilerledikçe, bu yabancı varlıkların neden burada olduğu ve adanın asıl sırrı ortaya çıkmaya başlıyor. Güçlü düşmanlarla yüzleşirken, bir yandan adanın size sunduğu sırları çözmeye çalışıyor, diğer yandan da hayatta kalmak için zekanızı ve yeteneklerinizi kullanıyorsunuz. Tansiyon sürekli yüksek ve her bölüm yeni bir tehlike ve gizem sunuyor.
Sonuç olarak, Çıktığı günden beri oynayan ve defalarca bitirmiş biri olarak; Crysis sadece bir oyun değil, bir deneyim. İlk çıktığı günden bugüne kadar kendini güncel tutmayı başaran, görsel kaliteyi hikaye anlatımı ile harmanlayan ve oyun dünyasında kendine sağlam bir yer edinen bir başyapıt. Eğer daha önce oynamadıysanız, kesinlikle denemeniz gereken bir oyun. Eğer tekrar göz atmayı düşünüyorsanız da, emin olun nostalji ile birlikte gelen o heyecanı fazlasıyla yaşatıyor.