Bence olmuş.
Öncelikle fragmanı izlediğimde "lan acaba ilk oyunu cilalayıp yeni oyun diye kakalayacaklar mı ? korkum 2-3 turdan sonra tamamen yokoldu. bu oyun ne kadar combat mekaniği ve görsel dili pek değişmese de oynanış mantığı ile tamamen farklı başka bir oyun. 1. oyundaki aşırı cezalandırcı rogulike mantığı yerini roguelite bir oynanışa bırakmış. kaybettiğiniz bir run'ın sonunda karakter ve kullandığımız at arabasının yükseltmeleri ve yeni itemlar edinmemizle "üzülme la, kuvvetlendin gene dene" mesajını veriyor. ilk oyunda ise bunun yerinde başarısız bir run'ın sonunda bazen 10 saat (abartısız) kastığınız dps karakterinizi kaybetmenizle dumura dönüyordunuz.
Oynanış mantığı ne kadar aynı dursa da combatların bir excel tablosundan hallice immune, veya tur sıralaması gibi statt hesaplamaya zorunda bırakmaması sanırım en önemli değişiklik olmuş. oyuna ilk giren insanların oldukça kafasını karıştırabilecek (benim o kadar saatim var ben hesaplayamıom bazen aq) bu sistem yerini çok daha sade bir sisteme bırakmış. bir de gayet güzel,sade bir ui la birleştirilince insanın gözünü korkutmuyor açıkcası.
Oynanış tarafındaki en büyük yenilik combolar. belli karakter yetenekleri düşmanlar üzerinde combo tokenları bırakarak bu düşman üzerindeki bir sonraki saldırılarda, karakterin özelliğine bağlı saldırıya ekstra özellikler ekliyor ve kesinlikle combatta önemli bir yer tutuyor. bunun dışında dd1 de halihazırda bulunun negatif ve pozitif tokenların üzerine bolca yeni token gelmiş ve oynanışı gerçekten çeşitlendiriyor. Çeşitlendirmek demişken bir başka yenilik kahramanlarımızın her birinin embark kısmında seçebileceğimiz 3 farklı pathinin bulunması. çoğu kahramanın pathi gerçekten kahramanın oynanışını oldukça etkiliyor. çeşitli debufflar ve bufflar eklemenin yanında kahramanızı bir dps karakter mi yoksa offtank mı ya da bir healer mı yoksa arka saflara hasar vurup takımın hasarcılarından biri haline mi getireceğimiz gibi gibi kararlar verirken dikkat etmemiz gereken bir unsur bu pathler.
Başka bir yeni özellik ise karakterler arasındaki ilişki durumları ve buna bağlı olarak bufflar debufflar. tıpkı ilk oyundaki bir sandığı kimin açıcağı veya bir sunağı kim aktifleştireceğinin önemli olduğu gibi, bu oyunda da bu tip tercihler karakterleriniz arasında olumlu ve olumsuz olmak üzere 2 si üzerinde puanlar birktirtiyor. bu puanlar a göre Inn' e vardığınızda 2 karakterler arasında çeşitli olumlu olumsuz sonuçlara karar veriliyor. buna göre run'ın geri kalanı boyunda 2 karakterin bazı skilleri birbiri üzerinde olumlu olumsuz etkiler bırakıyor(stres arttırma azaltma, olumlu olumsuz tokenlar bırakma veya heal yada hasar vermek gibi). oyunun rpg kısmına katkıda bulunan ekstra bir dikkat unsuru olarak gayet güzel bir mekanik olmuş.
En önemli değişikliklerden biri de tabi ki artık zindanlardan ziyade at arabımzla birlikte dağ, tepe, kıyamet (konya) gezmemiz. Bu yenilikle birlikte oyunun dungeon crawler teması da tabi ki zayıflıyor. Lineer olmakla birlikte rota belirleme işi artık dd1 e göre çok daha önemli. şöyle ki at arabamızın da kalkan ve tekerlek olmak üzere 2 tip token'ı bulunmakta.bu tokenlar girdiğimiz "dungeon"ın sonunda vardığımız "Inn" lerde alabiliyor veya nadiren yolda supply olarak bulabiliyoruz. seçeceğimiz rotaya göre bu tokenları kaybedip sonunda durduk yere zorluk olarak hiç de fena olmayan combatlara girmek zorunda kalabiliyoruz. yani harita hala dd1 e göre gayet önemli. bunun dışında at arabamıza taktığımız bazı parçalarla gene sevgili kahramanlarımız için yararlı bazı özellikler ediniyoruz.
Kişisel hayıflanmalar:
Oyunla alakalı objektif bir negatif yorum yapmak pek mümkün gelmiyor. oyun yapmak istediğini başarılı bir şekilde yerine getirmiş gibi duruyor. Fakat kişisel hayıflanmalarım mevcuttur.
Bunlardan ilki şüphesiz oyunun rpg konseptinin bu yeni seçilen oynanış türüyle çok zayıflaması. çünkü dd2 sizin dd1 den ziyade bol bol karakerlerinizi öldürmenizi istiyor ve bu yüzden dd1 in aksine karakterlerle ilgili hiçbir şekilde bağ kuramamamıza neden oluyor. bu oyun farklı bir oyun derken bunu kastediyordum aslında. dd1 in en önemli mekaniği buydu şüphesiz. başka hiç bir oyunda(benim bildiğim) bunu yaşamak mümkün değil. saatlerce mesai harcadığınız, teker tek skillerini seçip geliştirdiğiniz, sırf ona yeni güzel itemlar bulabilmek için dungeon dungeon gezdiğiniz, ve tek bir yanlış combat seçimi veya arka arkaya gerçekleştireceğiniz yanlış kararlar sonucu, karakterlerinizi kaybetme ihtimaliniz gibi bir oyun yapısı eşsizdi bu yüzden (son bossta kaybettiğim crusuder ım hüsnünün anısına). öyle bir özelleştirme vardı ki karakterimizin kaptığı hastalıklardan dolayı içmeyi reddediyor hastaneye yatmak istemiyor, sürekli hastalığına göre hayıflanıp gurbun moralini bozabiliyor. bu etmenler gerçekten karakterlerinizi önemsetiyor ve sizi zorlu kararlar verdirtebiliyordu.
dd2 de ise karakterden ziyade karakter sınıfı geliştiriliyor. bir leperın öldü mü ? sorun değil diğer runda gene aynı özelliklerle bir leperın olucak zaten. Oyuncu dostu bir tercih mi ? kesinlikle. benim isteyeceğim bir tercih mi ? hayır.
Velhasıl kelam komiser papaçyo
İlk oyundan konsept olarak aynı fakat farklı bir oyun var elimizde. İlk oyundan korkup el çeken ve ilk oyunu oynamamış türe ilgili bütün agalara gönül rahatlığıyla öneriyorum. alt tabda podcast dinlerken, veya yan ekranda cennet mahallesi, akasya durağı izlerken özellikle önerilir.