Oyun fiyatlarının ülkemizde arşa çıktığı bir dönemdeyiz ve bu dönemde hem ülkemize özel fiyatlandırma yapıp hem de bu kadar çok metin içermesine ve indie türünde bir oyun olmasına rağmen çoğu oyun firmasının yapamadığı başka bir tabirle yapmayı tercih etmediği Türkçe dil desteği ile birlikte satılmaktadır disco elysium. Öncelikle indirimde dönemde %90'lık bir indirime girip 50 tl gibi çok makbul bir ücrete disco elysium elde etmeniz çok şaşırtıcı olsa da gerçek ve inanılmaz. Oyun süresi ortalama 20-30 saat olup böyle bir fiyata satılması biz oyuncular için çok büyük şans. Bunun yanında yaklaşık bir milyona yakın kelime içermesine karşın Türkçe dil desteği bulunması da şahane. Oyunun fiyat-performansı ve biz Türk oyuncularına ( hatta yaptıkları anketlerle, oyunun çıkışından 2 sene sonra yeni bir sürümle oyunun içeriğini eklemesi ve var olanı geliştirmesi ve halen gelmekte olan güncellemelerle diğer tüm oyunculara da) sağlamış olduğu destekleri değindikten sonra artık oyuna geçebilirim. Oyun şu ana kadar oynadığım en iyi rpg ve en sevdiğim oyunlardan biri bundan sonra da kalmaya devam edecek gibi görünüyor. Doğru konuşmak gerekirse rpg türündeki oyunların hepsini tatmış değilim ( ki tadamam da) bu gibi oyunlarda tattığım zevkler beni en aşağıdan en tepeye fırlatır ve benim gözümde istemsizce bir geçilemez bir nokta olarak görünür. Çünkü nasıl ki bir Ege köylüsünü alıp bir metropole fırlatırsanız öylece ağzı açık ve hiçbir şey yapamaz ben de bu köylü gibi öyle şaşıp kaldım. Bundan sonra oynayacağım rpg oyunlarında en azından rp yönünden kıyaslayacağım oyun disco elysium olacağından tekrar böyle bir sıçrayış yapmam zor. Açıkçası beni biraz fazla etkilediği için bu kısma da değinmek istedim ve artık oyunu neden sevdiğime gelebilirim. Öncelikle bu oyun herkese kesinlikle hitap etmemekte ve bunun kesinkes sebebi ise oynanış yönünden kaynaklanmakta. Bu kadar metin ağırlıklı bir oyunun ciddi anlamda bir emek istediği aşikar. Kimi zamanlar yorucu olmakta. Lakin oyun böyle bir oynanış sunsa da bunu çok iyi bir şekilde yapmakta ve bunun sebeplerini şöyle sıralayabilirim:
1- Kaliteli mizah anlayışı (oyunun yazarlarını bu noktada tebrik etmek gerek)
2- Karakterlerin kendine has bir stili bulunması ve konuşmalarında doğallık bulunması.
3- Olayların kimi zaman ilginç kimi zaman üzücü kimi zamansa sadece iş odaklı olmaları ve oyunun buradaki dengeyi iyi ayarlaması
4- Oyunun kendine has mekaniği ( bence en önemlisi)
Bu saydığım özellikler her ne kadar basit gözükse de sadece metin tabanlı bir oyun içerisinde bunların hepsini sağlamak veya sağlasan bile bunu bu kadar kaliteli gerçekleştirmek bu işin cabası. Oyunda bir sürü karakter var dediğim gibi ve bunların hepsi kendine ait bir görüşle gelmekle ve her karakterin kendine has bir çizgisi olmakta. Kimi faşist, kimi sadece işinde, kimi kominist, kimi ise sadece mahallesindeki cesete taş atmak ve karşılaştığı insanlarla ta**ak geçmekte. Her karakterle konuşmak kesinlikle eğlenceli olmak zorunda değil hatta her biri için farklı duygular hissetmeniz çok normal. Örnek olarak Kominist abi konuşurken gerçekten o anda boğulduğumu hissederken kitapçının önündeki küçük kızla konuşurken içim bir ısınmadı değil :) Bu karakterlerle tanıştıkça kimilerine bağlanıyor ( özellikle her daim yanınızda bulunan kim katsuragi en azından benim için) ve onlardan bir hikaye dinlemek için can atarken buluyorsunuz kendinizi. Tabii bir yandan da olayları ilerledikçe çok daha fazla karakterle tanışıyor ve çok daha fazla maceraya atılabiliyorsunuz. Burada bir parantez açmak istiyorum şahsen benim en sevdiğim karakterlerden birisi oyunun ana karakteridir. Oyunun başında hiçbir bilginiz yokken ilerledikçe karakterin geçmişini öğrenme yaşadığı buhranları bir nevi kalbinizde hissetme fırsatı buluyorsunuz. Açıkçası benim en sevdiğim karakterlerden birisi oldu oyunun ana karakteri daha ismini bile bilmezken oyunun sonları doğru bu hale nasıl geldiğini oyun bize açıklıyor. Buradan şöyle bir bağlantı da kurma istiyorum. Bunlar tamamen yan görev ve isterseniz merak etmiyorsanız atlayabilirsiniz ve böyle onlarca görev var. Oyun bildiğiniz üzere bir dedektiflik oyunu ve sadece işinizi yaparak da oyunu bitirebilirsiniz ya da yapabileceğiniz her şeyi yapmaya çalışıp öyle de bitirebilirsiniz. Bir olay ilginç geldiyse ister sonuna kadar götürün, sıkıcı geldiyse bırakın uçup gitsin size alıkoyan yok oyun bu konuda gerçekten özgür. Bu özgür yapı görev içinde de bulunmakta bir görevi doğru veya yanlış çözebiliyorsunuz. Bir detayı kaçırmanız çok olası doğru yapmadığınız bir sorgu sizi yanlış belgelere yönlendirebilir ve bunun acısını sonra çekebilirsiniz lakin oyun bu kadar acımasız değil merak etmeyin elinde sonunda oyunu bitirebiliyorsunuz sadece birkaç görevi veya diyaloğu kaçırırsınız o kadar kaçırdığınız şeyler oyun deneyiminize o kadar zarar vermeyecektir. Oyunda görevlerin gerçekten ilginç olabildiği ve kendine has realistik bir fantezi dünyasında geçtiğini ve oyuncuların bunları kurcaladıklarında çok güzel ödüllendirdiklerinin de bilgisini vermek isterim ben bunu çok yaşadım tavsiye de ederim kişisel zevklerinize göre yaşayın. Son olarak oyunun gerçekten zirve yaptığı şeye değinmek istiyorum duygu ve fikir sistemi. Kendi fikirlerinizi edinebiliyorsunuz ve bunlar kimileri politik, ekonomik gibi şeyler olabilirken kimileri de evim nerede, jamais vu, alkolü bırakmak, yaşım kaç gibi kişisel bilgiler veya nasıl adlandıracağımı bilmediğim düşünceler şeklinde de olabiliyor. Emin olun ki hayal edebilceğinizden çok daha fazla fikir var ve siz bunlardan 15 tanesini kendi bünyenize katabiliyorsunuz. Bu fikirleri elde ettiğinizde kimi bufflar alırken bazı konuşmaların anahtarları da buradan geçiyor yani yapabilceğiniz görevlerin sınırını da artıyor. Duygular ise oyunun başında sizin biraz şekillendirdiğiniz ve oyun ilerledikçe istediğiniz gibi yükselterek kendinize has bir karakter oluşturabiliyorsunuz. Peki nedir bu duygular diyecek olursanız size konuşmalarınıza çeşitlilik katan ve bunu kimi zaman verdikleri tavsiyelerle kimi zaman birisine kendisine ait bir duygu cümlesi söylemeyi yaparken , kimi zamansa sadece makara yaparak sağlıyor. Basite indirgemek gerekirse ikili bir diyalog da empati duygusu konuşma daha başlamadan konuşmak için sizden zar atmanızı ister. Bu zar atmada o yeteneğinizin ne kadar gelişmişse o kadar yüksektir. Diyelim ki başarısız oldunuz konuşmalardan ilerledikçe veya o yeteneğinizi geliştirene kadar kapalı olacaktır ( çoğu durumda böyle lakin kırmızı yazılı olanlarda tek zar atma hakkı var.) Başarılı olduğunuz vakit ise olaylar şöyle ilerleyecektir: Empati duygusu adamın belli bir konuya karşı hassas olduğunu uyararak size tavsiye verir ve siz konuşmalarınıza "isterseniz" bu tavsiyeye uymaya çalışarak gerçekleştirirsiniz. Bunu kavraması belki şimdilik biraz zor gelmiş olabilir ama oyunu oynadıkça kendiniz de anlayacaksınızdır. Belli bir duyguda seviyenizin yüksek olması aynı zamanda karakterin kendi düşünceleriyle konuşurken o düşüncenin daha fazla konuşması anlamına da gelmektedir. Yani istediğiniz duyguları geliştirerek kendi 11'nizi seçmiş olduğunuzu da düşünebilirsiniz. Oyun özellikle bu noktada çok iyi bir iş çıkarmış ve yaratıcılık konusunda gerçekten çoğu firmaya taş çıkartmıştır. Bir de bu kadar çok metinin seslendirilmesi ve seslendirilmesinin de bu kadar kaliteli yapılması gerçekten şahane. Bu oyunun arkasında gerçekten çok profesyonel bir iş var herhangi bir insanla konuşurken duygularını metine aktardıkları kadar konuşmalara da aktarılması gerçekten şahane! İncelemem biraz uzun oldu affola ama bunlar benim duygularım oyunda yaklaşık bi 60 70 saatim var duygularımı biraz kusmak istedim okuyan herkese teşekkürler.