izigame.me

After playing for more than 200 hours, I can say that the game brilliantly keeps you occupied. You give up waiting for the tile that perfectly fits all the corners you've been waiting for hours, even days, and place the tile that fits the closest. Then, just as you do, the piece you were waiting for pops up from the deck, making you realize you've been played for a fool. I hope you game developers experience the same situations: may your spouse reject you on the day you're most prepared, may you realize there's no toilet paper after you're done, and may you discover you forgot your wallet at home after walking for hours.

Oyun gerçekten akıcı çok ama çok keyif veriyor kafa dağıtmak isterseniz birebir
günde bi kez muhakkak oynuyorum skorumu egale etmeye çalışmak farklı kombinasyonlar yapmak her seferinde çok daha keyif veriyor acilen apple store a gelmeli
The game is really fluid, it's really fun, if you want to relax, I definitely play it once a day, trying to equalize my score and making different combinations gives much more fun each time, it should come to the apple store urgently

Minimalist yapılı sıra bazlı altıgen karolarla bir çeşit çerezlik, rahatlatıcı, şehir kurma-strateji oyunu ancak oyunun aslında anlatmak istediği düşüncenin daha derinde olduğunu düşünüyorum.

Oyunun ismine jeneolojik/soykütüksel bir açıklama getirerek, oyunun ismi ve bağlamı konusunda bizim hayatımıza da dokunan bir konuya açıklık getirmek istiyorum. "Dorf" Almanca köy anlamına geliyor yani romantik bir köy manasına gelen birleşik bir kelime seçmişler, "Dorfromantik". Romantizm ise coşumculuk demektir ve bu sanat akımının felsefesi endüstriyel toplumun kurulmaya başlanmasıyla ona tepki olarak ortaya çıkmıştır. Yani makineleşmenin verdiği duygusuzluk, katı metallerin, mekanizmaların ve makinelerin bilimiyle insanın ruhsal doğasına veya duygusallığına yabancılaşmasına karşı bir tepki olarak coşumculukla duyguların yoğunca ön plana çıkarılmasıdır. Oyunda rastgele (Rastgelelik önemli çünkü modern akılla inşa edilmiş endüstriyel dünyada her şey belirlidir. Rastgeleliğe yer olmaz dolayısıyla rastgelelik, bir romantik tepki olarak ele alınmalıdır.) karşınıza çıkan karolarla (Bunların içinde endüstriyel toplumun kilometretaşı sayılabilecek makinelerdan olan lokomotif ve küçük bir gemi de bulunmaktadır.) demiryolu ve 19.yy evlerini andırarak (Muhtemelen öyle.) tasarlanmış taşra kasabaları kuruyorsunuz. Kurulum sırasında birkaç adım sonra hangisinin geleceğini kestiremediğinizden tam tarla kuracakken araya bir lokomotifin, demiryolunun veya buna benzer bir yapının girmesi size yukarıda bahsettiğim yabancılaşmayı hatırlatıyor ve yaşatıyor. Evlerin bu döneme ait seçilmesi de romantizm akımının yukarıdaki "gerçek" kavramını desteklediği gibi oyunun aktarmak veya yaşatmak istediği felsefeyi desteklemektedir.

Romantizm bağlamında hayatımıza dokunan kısmı oyunun bize bunu hissettirmesi dışında, kadınların erkeklerini yaratma sürecinde erkeklere dayattığı (Örnek olarak söylüyorum.) kendisine mum ışığında yemek ve şarap içmeyi hazırlamasını arzulaması vb. şeyleri dayatması romantizme değil başka bir düşünme sisteminin içine girmektedir. Yani belki erkek bu dayatmayla yapay da olsa romantikleşmişse de kadının despotizmi açıktır. Sonuçta romantizm zaten endüstrileşmeyle gelen yapay despotizme tepki olarak ortadadır. O halde kadın kendini değillemekte değil midir? Buncasına çelişkileşen bir kafayla kendini düzeltmeden erkeği nasıl inşa edebilir? Herhangi devrimsel değişimin kadınlar üzerinden olacağını düşünüyorum. Elbette bu değişim kadının kendini yükseltmesiyle gerçekleşecektir.

Sakinliği ve rahatlatmayı yaşatırken düşündürmeyi de başaran Dorfromantik'i öneriyorum. İyi oyunlar dilerim :)