Fallout 4: Harika bir açık dünya, ama RPG olarak o kadar da tatmin edici değil..?
Fallout serisini daha önce hiç oynamadım. Yani ne Fallout 3 ne de New Vegas hakkında bir fikrim vardı. Fallout 4 benim için bu evrene ilk adım oldu. Açık dünyayı seviyorum, post-apokaliptik temalar her zaman ilgimi çeker ama işin RPG kısmına gelince biraz seçiciyim. Karakterimi şekillendirmek, verdiğim kararların gerçekten bir etkisi olduğunu hissetmek isterim. Fallout 4'ü oynarken bu beklentilerimin ne kadar karşılandığını anlamam biraz zaman aldı. Oyun ilk başta beni çok etkiledi. Dünya atmosferi, harabeler arasındaki keşif hissi, dövüş mekanikleri gerçekten iyiydi. Ancak bir süre sonra fark ettim ki, bir RPG’den beklediğim şeyler burada çok yüzeysel kalıyor. Fallout 4'ü bir açık dünya keşif ve aksiyon oyunu olarak değerlendirdiğimde inanılmaz keyif aldım. Ama bir rol yapma oyunu olarak düşündüğümde ciddi eksiklikler hissettim.
Fallout 4, klasik siğınaktan çıkış hikayesiyle başlıyor. 2077 yılında, nükleer savaşın kapıda olduğu bir dünyada sıradan bir hayat sürerken, bir anda sirenler çalıyor. Bir Vault-Tec görevlisi kapınızı çalıp sizi ve ailenize sığınağa giriş hakkı kazandığınızı söylüyor. Sonrası kaos. Bombalar düşüyor, panikle sığınağa koşuyorsunuz ve orada uykuya yatırılıyorsunuz. İlk dakikalarda oyun beni içine çekmeyi başardı. Dünya atmosferi harika, savaş öncesi sokakların sakinliği ile kıyamet sonrası Boston’un çorak toprakları arasındaki kontrast çok iyi yansıtılmış. Uyandıktan sonra dışarı çıktığınız an, sığınağın kapıları açıldığında hissettiğiniz keşif duygusu gerçekten etkileyici.
Dünya tasarımı Bethesda’nın en iyi yaptığı şeylerden biri olduğu hep söylenir ve Fallout 4 bu konuda müthiş bir iş çıkarıyor. Çorak topraklarda gezerken her bina, her sokak sanki bir şey anlatıyor. Yıkılmış bir kasabanın ortasında eski bir not buluyorsunuz ve o insanların orada neler yaşadığını öğreniyorsunuz. Bir sığınakta kalmış insanların açlıktan birbirini yediğine dair bir terminal kaydı okuyorsunuz. Oyun sürekli bir şeyler anlatıyor ve bu atmosfer kesinlikle sizi içine çekiyor.
Ancak ana hikayeye gelirsek... Açıkçası beni pek etkilemedi. Kaybolan çocuğunuzu bulma temasıyla başlıyor ve bu hikaye ilerledikçe farklı gruplarla (Brotherhood of Steel, Institute, Minutemen ve Railroad) yolunuz keşişiyor. Burada önemli bir seçim yapmanız gerekiyor, ancak seçimlerin oyuna büyük etkisi olduğunu söylemek zor. Yani hangi fraksiyonu seçerseniz seçin, olaylar az çok benzer bir şekilde ilerliyor. Fallout 4’ün dünyası harika, ama anlatılan hikaye çok büyük sürprizler sunmuyor.
Sonuç olarak, eğer derin bir hikaye beklentiniz varsa, Fallout 4 sizi pek tatmin etmeyebilir. Ama atmosfer ve dünya anlatımı konusunda gerçekten güçlü. Keşfetmeyi seven biriyseniz, oyunun sunduğu küçük hikayeler sizi içine çekecektir.
Bethesda oyunlarının genellikle dövüş konusunda biraz hantal olduğu söylenir, ama Fallout 4 bu konuda iyi iş çıkarmış. Silahlar güçlü hissettiriyor, ateş ettiğinizde geri tepme, isabet hissi ve düşmanların tepkileri tatmin edici. Yakın dövüş silahları da oldukça eğlenceli. Özellikle Power Armor giydiğinizde düşmanları yumruklayarak uçurmak bayağı keyifli oluyor.
Oyunda V.A.T.S. diye bir sistem var. Normalde bir FPS oyunu gibi nişan alıp ateş edebilirsiniz ama V.A.T.S. kullanırsanız zamanı yavaşlatıp düşmanların belirli uzuvlarını hedef alabiliyorsunuz. Bu sistem özellikle kritik atışlar yapmak için çok faydalı ve oyuna biraz strateji katıyor. Özellikle zorlu düşmanlarla karşılaştığınızda hayat kurtarıcı oluyor.
Düşman yapay zekası biraz garip çalışıyor. Bazı düşmanlar akıllıca hareket edip siper alıyor, bazıları ise dümdüz üzerinize koşuyor. Süper mutantlar, raider’lar ve Deathclaw gibi yaratıklarla savaşırken zorlayıcı ve keyifli anlar yaşarken, bazen de düşmanların aptalca hareket ettiğini görebiliyorsunuz.
Ve gelelim RPG unsurlarına… İşte burada işler karışıyor
Fallout 4, açık dünyası ve aksiyonuyla müthiş bir oyun olabilir, ancak RPG yönü bence fazlasıyla zayıf. Öncellikle diyalog sistemi fazla basitleştirilmiş. Bir RPG’de, verdiğiniz kararların gerçekten fark yaratmasını beklersiniz. Ancak Fallout 4’te diyalog sistemini o kadar basitletirmişler ki çoğu zaman “olumlu, olumsuz, şaka yollu ve daha fazla bilgi” gibi seçeneklerden birini seçmek zorunda kalıyorsunuz. Yani konuşmalarda gerçek anlamda derinlik yok. Oyunun sizi bir yöne sürüklediğini hissediyorsunuz ve bu da bir RPG için kötü bir şey.
Karakter gelişimi yüzeysel. Oyunda SPECIAL sistemi var (Strength, Perception, Endurance, Charisma, Intelligence, Agility, Luck). Ancak yetenek ağacı fazla derin değil. Örneğin, yüksek Charisma puanı almak size ekstra diyalog seçenekleri açıyor, ama bunlar genellikle "biraz daha fazla para al" veya "daha kolay ikna et" gibi şeyler.
Bir RPG’de karakterimin seçimleriyle dünyayı değiştirmesini isterim. Ama Fallout 4’te ne kadar kötü ya da iyi biri olursanız olun, dünya size çok farklı tepki vermiyor.
Sonuç olarak Fallout 4’ün RPG mekanikleri fazlasıyla basitleştirilmiş. Karakterinizi gerçekten derinlemesine şekilendiremiyorsunuz ve verdiğiniz kararlar büyük etkiler yaratmıyor.
Sonuç: Harika bir açık dünya, ama derin bir RPG değil
Fallout 4, keşfetmesi inanılmaz keyifli bir dünya sunuyor. Atmosfer müthiş, savaş mekanikleri tatmin edici ve keşif yapmak gerçekten eğlenceli. Ama rol yapma unsurları çok yüzeysel. Eğer Fallout 4’ü bir açık dünya aksiyon-macera oyunu olarak görürseniz müthiş bir oyun. Ama derin diyaloglar, karakter gelişimi ve anlamlı seçimler arıyorsanız, beklentilerinizi biraz düşük tutmanız lazım.
Puanım: 7/10