Hayatımda ilk defa bir oyuna detaylı inceleme yazacağım. Kendimi bildim bileli oyun oynarım, beni yaşama bağlayan en büyük sebeplerden biri oyunlar aracılığı ile interaktif serüvenlere çıkmaktır. Silent Hill 2 oyunundan bundan bayağı bir süre önce +35 yaşında iki tane herifin kendi aralarında hararetli bir şekilde James’in nasıl bir adam olduğunu tartıştıkları ve TVden açılan cutsceneler üzerinden spoiler bombardımanı ile her detaya kafa patlatırlarken şahit olmuştum ve gerçekten neden bir insanın bir oyun karakteri üzerinde bu kadar kafa patlattığını anlamamıştım. Neyse ki tıpkı travmalarımı unuttuğum gibi spoilerları da unutuyorum. Seneler seneler sonra oyunun remake’inin çıkmasının vesilesiyle oturdum oynadım ve şunu söyleyebilirim ki sizi anlıyorum. Çünkü ben 28 yaşında bir kadın olarak James Sunderland isimli karakterin bütün acısını ve vicdanının yükünü göğsümde taşıyorum.
Oynanış ve mekanikler üzerine tükürük saçmayacağım. Oyun sektöründe çalışan biriyim. Ona rağmen bu konuda çok yorum yapmayı haddime görmüyorum. Performans sıkıntıları var, FPS sorunu random çıkabiliyor ve oyun birden kapanabiliyor. Ayrıca objelerle interaction için belirli bir kamera açısını tutturma gerekliliği özellikle boss fightlarda beni biraz gıcık etti. Grafikler çok iyi, cutsceneler bende sorunsuz çalışıyor.
Şimdi sıkıcı kısımları geçip asıl mevzuya geçeceğim. Buradan sonrası ağır spoiler içerir.
—SPOILER—
Ben biraz pislik biriyim. O yüzden oyunun çoğunluğu boyunca hiçbir karakterle empati kurmadım. Eddie’yi zorbaladım çünkü ezikleri sevmem. Maria’ya nahoş sözler söyledim çünkü onun kasabanın James’i kandırmak için yarattığı sirenimsi bir varlık olduğunu düşündüm. Angela’nın başta annesi mannesi sikimde değildi ve tavırlarına gıcık oldum. Laura’yı da zaten çocukları sevmediğim ve sürekli kaçtığı için hiç kurtarma ihtiyacı hissetmedim. James’in de neden Mary için bu kadar koşturduğuna anlam veremedim uzun süre.
Eddie’ye olan görüşüm sonradan da değişmedi keşke gördüğümüz anda vurabilseydik... ancak Angela’nın hikayesinde oyun artık yavaş yavaş bana o sivri kancayı sokmaya başladı.
Sembolizm sevenler bu oyunda kendinden geçecekler. Hikayenin temsil ettiği kavramlar atmosfere ve düşman tasarımlarıma öyle güzel yedirilmiş ki, oyun sana “Bu bir t.cavüzcü” demesine gerek olmadan sen onu hissediyorsun ve biliyorsun.
Puzzle’lar gerçekten çok güzel ve kararındaydı. Hiçbirinde internete bakmadım. Birkaç tanesini çözdükten sonra hemen Harvard aradı kadrolarına davet ettiler.
Hastane bölümü merakımın en üst noktaya çıktığı bölümdü. Burada artık kasabada bir şeylerin boka sardığı noktayı görebiliyoruz.
Hapishane bölümünde kendimden geçtim, tarikat korkusuna bayılırım. En sevdiğim konseptlerdendir çünkü insanların canavarlardan çok daha korkunç olabileceğini gösteren bi temadır.
Otel bölümünde bir puzzle’da Hz.Süleyman’ın tılsımlarından birini görüyoruz. Paimon’un tılsımı bu, kendisi iblisler arasında kral olarak anılır. Bunu görünce aklımdaki bir takım şüpheler biraz tescillenmiş oldu. Ben kasabadaki kültist aktiviteler sonucunda Paimon’un bir şekilde burada bir boyut oluşturup egemenlik kurduğunu düşünüyorum. Kendisi geçmiş ve geleceğin bilgisine ve kadim bilgiye sahip olduğu söylenen, en çok da yarattığı illüzyonları ve ölülerin ruhlarını kullanabilmesi ile bilinen bir iblistir. Tasviri benim kafamda bu kasabada yaşananlar ile örtüştü. Günahları ve suçluluk hisleri üzerinden kendilerine göre şekillenen bir cehennem simülasyonuna düşmüş karakterlerin, Paimon’un kurduğu bu egemenlikte mücadele ettiklerini düşünüyorum. Ayrıca Paimon'un az önce söylediğim gibi kuklavari yaşayan figürler oluşturabildiği söylenir. Maria’nın da Paimon tarafından yaratılan bir yansıma olduğunu düşünüyorum. James’in bilinçaltıyla şekil almış. Bilinçaltının serbest kalıp illüzyonlara yön verdiği bu düzlemin varoluş sebebinin okült aktiviteler sonucu patladığını düşünüyorum.
Finalde Maria'nın James'in kanına girmek için bu kadar çaresizce çabalaması bana demonik bir varlıkla konuştuğu izlenimi verdi.
Teorilerimi bir kenara bırakacak olursam. Hem James'i anlamak, hem de ona kızmak arasında gidip geliyorum. Karısını öldürdüğü için değil. Bu kadar "insan" olduğu için.
Pyramid Head'e olan duygularım hakkında avukatım konuşmamam gerektiğini söyledi. Onu geçiyorum.
Keşke hafızamı silip bu oyunu tekrar oynasam. Gerçekten çok güzeldi. Tavsiye ediyorum. Gidin oynayın