Universe For Sale, tam da sevmediğim gibi, oldukça geveze bir anlatıma sahip. Normalde olsa yarım saatte sıkılıp kapatırdım. Bir şeyler anlatmayı çok seven bir oyun kendisi. Neoproxima ve Observation için söylediğim ''gereksiz hiçbir şey anlatmıyor'' övgüsünü tam da bu gibi oyunlar/anlatılar yüzünden yaptım. Onları çok sevdim çünkü anlattıkları kilit nokta net, onun çevresinde dönen ama ona bağlanan yan hikayeler de dozunda ve derdini temiz bir şekilde anlatıp bitiyordu. Dediğim gibi normalde olsa yarım saatte sıkılıp kapatırdım ama nedense bu sıralar yazı tabanlı oyunlara sardım ve sabrım da yeterli düzeyde var. O sayede Universe For Sale'i bitirebildim. Sevmediğim kısımlarının yanı sıra, oldukça hoşuma giden kısımları da oldu ve onlar için bir şeyler yazmak istedim.
Hikayeyi biraz tease edeceğim mecburen bunlardan bahsedebilmek için. Oyunda bir ''sürpriz'' durumunda olmadıklarından bence spoiler da sayılmaz bunlar ama yine de uyarayım.
Universe For Sale evreninde Budizmden ilham alan bir kült kurgulanmış. Materyalistik dünyadan kopup, daha üst bir benliğe kavuşmak için bedenlerinden vazgeçiyorlar. İnsan bedenindeki her uzva bir duygu atfetmişler. Onları güçsüz kılan çeşitli duygu durumlarından kurtulmak için çeşitli uzuvlarını kesiyorlar. Çok fazla spoil etmeden, merakınızı da cezbetmek için küçük bir bahsetmek istiyorum uzuvlar ve onlara bağdaştırılan duygulardan. Mesela kulaklar geçmişe saplanmışlığı temsil ediyor. Kollar kendine inancı temsil ediyor, burun ön yargı diye de yorumlanabilecek izlenimi, omuzlar öz güvensizliği ve çok daha fazlası. Bunlarla aynı noktaya düşen atasözleri/deyimler de var günlük konuşmada kullandığımız, ''burnum kötü kokular alıyor'', ''kol kanat germek'' falan gibi.
Çok tutarlı ve anlaşılabilir şekilde bağdaştırmışlar duygular ve uzuvlar birbirine. Omuzların insanda bir çeşit öz güven algısı yarattığını bu oyunla fark ettim mesela. Geniş omuzlar bir çeşit kapsayıcılık gücünü çağrıştırıyor. Sınırlarımızı belirliyorlar çünkü bir bakıma. Veya kollarımızın gücü, malum dünyaya onlarla temas ederek bir şeyleri harekete geçiriyoruz. Kolların gücüne göre, hem ulaşmak anlamında hem etki edebilmek anlamında, bir etkinliğimiz var. Bunlar belki de görünmez hissiyatlar, üzerilerine biraz düşününce ortaya çıkan şeyler, ya da siz öyle görmeyebilirsiniz elbet. Görebilmek de mümkün geldi bana. Bu kadar güzel bir felsefe tasarlayıp, bunu ana hikayede ikinci (hatta üçüncü) plana atmak ve ön plana daha jenerik bir konu seçmesiyle de takdirimi kazandı oyun. Tebrikler oyun.(!)
Onun dışında daha ön planda işlenilen hikaye artık gayet jenerikleşmiş bir aile draması. Oyunun ''Universe For Sale'' diye itelenen, kızın ''evrenler'' yaratabiliyor oluşu üzerinde açıklayıcı kıvamda pek durulmamış, hoş bir konsept ama çok daha iyi kullanılabilirmiş bence. Mesela bu konudaki şu nüans da iyiydi: kızın yarattığı bu evrenleri limonata satar gibi bir tezgahta üç kuruşa satması ve bu yeteneğini hiç de değerli görmemesi.
Biraz romantik bakamayınca ''cool story bro''dan öteye gidemese de, ''yeteneklerinizi değersiz görmeyin, onları iyi şekilde değerlendirebilirsiniz'' vs telkini nadiren de olsa iyi sonuçlar verebiliyor. Mesela bir ara televizyonda temizlik hastası insanlar çıkmıştı ve aralarından birisi ünlü olup kendi televizyon programını yapmıştı temizlik üzerine. Değersiz görünüyor da olsa bir işte o kadar iyi hale gelmek ki, ya da iyi olmasa bile iddaalı olmak ki, o işten bir profit elde edebilmek, onu ''değerli'' kılabilmek. Oyundaki karakter Lila'nın evrenler yaratabildiği halde bunda hiç somut ve yararlı bir şey göremediği için, onları satmasında, biraz abartı bir benzetim olsa da, böyle bir nüans gördüm ve hoş bir nüans bu da. Daha doğrusu oyun zaten bunu söylüyor, ben özel olarak görmedim. Ve günümüzde iyi bir iş yapmanın değil, yapılan işin iyi pazarlanabilmesi ya da ''değerli'' kılınabilmesi mesele olduğundan, yine bu anlatı güzel olmuş. Sonucu bir yere bağlanmıyor olsa da... Bahsettiğim o ön plandaki oldukça sıkıcı hikaye yüzünden bu da heba edilmiş onun sonuca bağlanabilmesi için.
Hikayede lineer olmayan bir gidişat var, seçimlerinize göre olayları diğer oyunculardan farklı sırayla görebiliyorsunuz. Bu genel anlatıya ne katıyor? Pek fazla bir şey katmıyor. Radikal bir etkisi yok yani. Ya cümleleri tekrarlamak istemiyorum da, bir sürü güzel konsept tasarlayıp, hepsini oldukça basit ve sıkıcı bir hikaye için kullanmışlar. Çok yazık olmuş. Belli bir noktadan sonra hikayenin asıl gizemini de rahatlıkla tahmin edebiliyorsunuz ve bir sürprizi kalmıyor. Yine yeni yeniden basit bir aile draması izleyip ayrılmış oluyorsunuz oyundan. Bu dramayı farklı bir hikayeye ekstra layer katabilecek şekilde işleseymiş bir sorunu yokmuş ama çekirdekte bu hikaye var ve tanık olduğunuza çok da değmiyor.