Başka bir bilgisayarda 6 saat oynadım (kendi hesabım değildi ama aile paylaşımı kullandığım bir hesaptı bu yüzden bende 43 dakika gösteriyor oyun benim bilgisayarımda kasıyordu😀 )
Neden orada olduğumuzu bilmediğimiz, kare şeklinde bir çukurun içinde yer alan adı bilinmez bir Erzurum köyünde oyuna başlıyoruz.
Ardından ilk görev olarak İmam'ın evine gidiyoruz ama ne yazık ki İmamı evinde bulamıyoruz. İmam Hoca sağ olsun, bize bir not bırakmış (ellerinden öperiz).
Kendisi notunda, civardaki bir gözetleme kulesine gittiğini yazmış. Bunu okuduktan sonra onu bulmaya gidiyoruz ama ne yazık ki kendisini çoktan Hakk'ın rahmetine kavuşmuş halde buluyoruz. Cebinde bulduğumuz mektupta ise usule uygun bir biçimde gömülmeyi istediğini yazmış.
İmam Efendi'nin naaşına kar sokarak gömüp üzerine bir Fatiha Suresi okuyoruz. İmam Hocayı kara gömüyoruz, aslında gömmüyoruz; üzerine kar atıyoruz. Kar eriyince mal gibi bıcıldak şekilde ortada kalacaktır (bence).
Ardından, notunda bahsettiği koca yürekli Avcı Ziya Bey'i bulmak amacıyla tekrar yollara düşüyoruz.
Yaşlı bir Anadolu insanı olan Ziya Bey, bize köylülerin bir meteor yağmuru tehlikesi nedeniyle tahliye edildiğini anlatıyor. Ona neden onun da gitmediğini sorduğumuzda ise kendisi, burasının onun memleketi olduğunu, o yüzden ölecekse de burada ölmek istediğini söylüyor. Ardından ise bize evindeki tüm erzakları yağmalamamıza izin veriyor ve yandaki deposundaki pompalı tüfeği bize hediye ediyor çünkü askeri kampta 2 adet kurşun geçirmez, überşarjlanmış ayı var.
Ardından haritanın öbür köşesine doğru uzun bir yolculuk yapıyoruz ve bu sırada da bir sürü gecekondu benzeri bina buluyoruz. Ne şanstır ki tüm evlerde soba, yiyecek materyal ve sıcak bir yatak var. Tüm evleri yağmalaya yağmalaya askeri üsse gidip 2 ayıyı ıskalamadan öldürmek zorundayız çünkü Ziya Bey'in evinde sadece 8 fişek var ve ayılar 4 fişek ile ölüyor.
Ayıları öldürüp askeri kampa vardığımız zaman, orada bir askerin bize bıraktığı notu buluyoruz. Notta, bir radyo istasyonundan yardım çağırıp buradan gidebileceğimiz yazıyor. Mektubun sonlarına doğru askerin ölüme gönderildiğini anlayabiliyoruz.
Bundan sonra haritanın tam manasıyla öbür ucundaki radyo istasyonuna doğru yola çıkıyoruz. Bu esnada 2 tane tipi yolumuzu uzatıyor. Ben tercihen evlerden birinde sığınıp 16 saat uyuyarak tipinin geçmesini bekliyorum, bu sırada da bir sürü çay ve su stokluyorum.
Radyo istasyonuna vardığımda ise radyo istasyonunun elektriklerinin kesildiğini öğreniyorum. Bunun üzerine diğer radyo istasyonuna çetin ceviz bir yolculuğa çıkıyorum.
Tabii ki bu diğer radyo istasyonu da haritanın öbür ucunda.
Yaklaşık olarak bu yolda 5 domuz ve 1 kurt vurdum.
Diğer radyo istasyonuna vardığımda ise oradaki radyonun bozuk olduğunu öğreniyorum. Bunun üzerine haritanın diğer ucuna doğru tekrar bir yolculuğa çıkıyoruz. Bu sırada 3 geyik ve 2 domuz vurdum; etleri ve derilerini dibine kadar kullandım, giysi ve yiyecek kazandım.
Artık ilk radyo istasyonunu çalıştırmaya karar verip trafo binasına doğru yola çıkıyoruz ve bu yolculukta TÜRK BERESİ itemını buluyoruz.
Trafoya vardıktan sonra duvarda asılı duran bir (1) şalteri indirip orayı da yağmaladıktan sonra tekrar haritanın öbür ucundaki radyo istasyonuna gidiyoruz.
Radyo istasyonuna vardıktan sonra ise Hamid Bey ile iletişim kuruyoruz. Bize haritanın başka bir ucundaki deponun arkasında bir kaçış tüneli olduğunu söylüyor ve biz de oraya gitmek üzere tekrar yola koyuluyoruz.
Bu uzun yolda tekrar bir tipi baş gösteriyor ve ben tekrardan bir yerlere sığınmayı seçiyorum.
En son olarak depoya vardıktan sonra orada nöbet tutma bahanesiyle terk edilmiş bir işçinin hüzün ve nefret dolu mektubunu buluyoruz. Ardından depodan çıktıktan sonra etrafımızda 2 tane domuz beliriyor. Onları son anda yenmeyi başarmış olsam da 2 tane penisilin, 1 tane multivitamin kullanmak zorunda kaldım. En nihayetinde bir saz ezgisi ile tünele bakıp etkileşim tuşuna bastım ve sonra siyah bir ekranın üstünde "Devam edecek" yazısıyla oyun bitiyor.