logo

izigame.me

It may take some time when the page for viewing is loaded for the first time...

izigame.me

cover-Black Mesa

Wednesday, March 1, 2023 2:42:12 PM

Black Mesa Review (¡ Zireael 様)


Efsaneler ölmez, sadece şekil değiştirir.

Belki de birçok insanın çocukluk aşkı olan Half-Life'ın yeniden yapımı ile karşı karşıyayız. GoldSource motorunu kullanan emektar Half-Life'ı alıp baştan sona güncel Source motoruna taşıyan Black Mesa, kaliteli bir yeniden yapım olmayı başardı. Crowbar Collective tarafından "sekiz yıl" gibi hafife alınmayacak bir sürede geliştirilen Black Mesa, 1998 yılındaki orijinal formunu oldukça iyi koruyor. Crowbar Collective için ufak bir parantez açacak olursak: Bu 30 kadar nüfusu bulunan bağımsız stüdyodaki insanlar tam anlamıyla bir Half-Life hayranı. 2004 yılında Half-Life 2 çıkış yaptıktan sonra gönüllü olarak Valve'ın yardımıyla sekiz yıllık yorucu bir maraton sonrasında Source motoru ile Black Mesa'yı ücretsiz olarak hayata geçirdiler. Bundan üç yıl sonra yapımcıların daha önce haberini vermediği yeni bir versiyonu getirildikten sonra Source motoru güncellendi; içerik ve grafikler tamamen yenilendi ve o versiyonu ücretli olarak satılmaya başlandı, Xen bölümünün de gelmesi Aralık 2019'a kadar gecikti. Sonuç olarak bu oyunu kendilerinin de söylediği gibi bir "hayran yapımı" olarak değerlendirmemiz daha doğru olacak.
Gordon Freeman, Amerika Birleşik Devletleri'nin New Mexico eyaletinde yer alan Black Mesa Araştırma Tesisi'nde bir bilim adamı olarak görev yapmaktadır. Freeman'ın da dahil olduğu bir deney sırasında bir şeylerin ters gitmesi sonucunda, başka bir boyuttan bir sürü yaratık dünyaya gelmiş ve hızla tesise yayılmaya başlamıştır. Çalışanların birçoğu bu yaratıklar tarafından öldürülürken diğerleri ise ordudan gelecek yardımı beklemektedir. Fakat yardıma gelen askeri güçlerin görevi tesisten canlı hiçbir şey çıkmamasını sağlamaktır. Freeman, askerler ve yaratıklarla savaşırken bir yandan da olayların arkasında ne olup bittiğini anlamaya çalışmaktadır. Black Mesa'nın hikayesi üzerinde herhangi bir değişiklik bulunmuyor, orijinal halindeki ile tamamen aynı şekilde ilerleyen bir hikayeye sahip olduğu için bu bölüm hakkına diyebileceklerim bu kadar.
Black Mesa, herhangi bir kesilen içeriğe sahip değil. Hatta üstüne, Half-Life'ın içeriğinin tamamen aynısı ile birlikte inanılmaz büyük bir Xen bölümüne daha sahip. Black Mesa'nın en başarılı özelliklerinden birisi kesinlikle kaliteli bir atmosfere sahip olması. Half-Life 2'nin mekaniklerini kullanan Black Mesa'nın orijinal oyundakine göre daha ağır bir oynanışı var ve bu durum atmosfere kesinlikle daha iyi girilmesini sağlıyor. Bu atmosferin kesinlikle Half-Life'tan daha üst bir seviyeye sahip olduğunu hiçbirimiz tartışamayız. Half-Life'ın üzerine yeni ortam müziklerinin eklenmiş olması da bu durumu destekliyor ve atmosfere en güzel şekilde girilmesini sağlıyor. Bölümlerin ilerleyiş biçimi tamamen aynı şekilde korunmuş olmasına rağmen her bölümde farklı geçiş yolları ve farklı mekanların dahil edilmiş olması daha uzun bir oynanış süresi sunuyor; bu sebeple ilk yarısındaki bölümleri tadını çıkarmak için ağırdan alarak bitirmeyi uygun gördüm ve sonuç olarak da Half-Life atmosferine tam anlamıyla girmiş bulundum. Her şeye rağmen atmosfer hakkında özellikle konuşulması gereken bir yer varsa orası da kesinlikle Xen bölümü.
Eskiden oyun dünyasına yön veren Half-Life ile zamanını dolu dolu geçirmiş birisi olarak ilk çıkış yaptığı zaman Black Mesa beni gerçekten etkilemeyi başarmıştı. FPS türünün kökenine tekrardan geri dönecek olmak bile başlı başına bir heyecandı. Source motorunun kalitesi ile Black Mesa başarılı bir yeniden yapım olacağını bize net bir şekilde gösteriyordu. Yıllar geçtiken sonra Xen bölümüyle birlikte oyun tamamlanınca tekrardan bitirmek için başına oturdum ve ilk yarısında tekrardan aynı şekilde keyif aldım, fakat maalesef "ikinci yarısında" durum pek de öyle olmadı; Xen bölümü neden bu kadar gereksiz bir uzunluğa sahip hiçbirimiz anlayamadık sanırım. İki haftada bitirdiğimi söylersem çok abartmış olmam umarım. Black Mesa'nın ilerleyişini kesinlikle ikiye ayırmamız gerekiyor. Birinci kısım olması gereken bölüm, ikinci kısım da Xen bölümü. Çünkü iki kısmın da uzunluğu eşit. Crowbar Collective'in gerçekten Xen bölümü için farklı planları olduğuna sonunda ikna oldum. Benim bu bölümden beklediğim iki-üç saat sürmesiydi, ama maalesef "tam oyun süresinde" bir bölüm ile karşı karşıya kaldığımı fark ettim. Oyna oyna bitmiyor, oyna oyna bitmiyor. Ciddi söylüyorum, oyunun yarısı Xen bölümünde geçiyor ve hiç de iyi bir şekilde değil. Sürekli kendini tekrar eden saçma sapan bulmacalar ve platformlar bir yerden sonra insana gerçekten ilk yarısı bu kadar güzel olan bir oyun için "Lütfen bitsin artık kurtulmak istiyorum." lafını söyletmeyi başarıyor, işin en üzücü kısmı da tam olarak bu değil mi zaten? Xen bölümüne tamamen ayrı bir paragrafta yer vermek istiyorum ancak gerçekten öyle bir bölüm ki insan anlatamadan duramıyor. Bazen Xen bölümünün Black Mesa'ya tamamen aykırı olduğunu düşünüyorum ve bu konuda gerçekten şaka yapmıyorum.
Black Mesa, belirtmiş olduğum gibi Half-Life'a göre daha ağır bir oynanışa sahip. Bu durum, orijinal oyundaki istemsizce yapmış olduğumuz bazı saçma sapan hareketlerin de önüne geçiyor. Bazı animasyonların kalitesinin de artmış olması aynı şekilde daha keyifli ve oturaklı bir oynanış sunuyor. Half-Life 2'deki gibi etkileşime girebileceğimiz nesne sayısı oldukça fazla ve oynanışı yeteri kadar çeşitlendiriyor. Source motorunun en sevmediğim özelliklerinden birisi karakterin sürekli sağa-sola mıknatıs gibi takılıyor olması. Bu durum bir yerden sonra gerçekten can sıkıcı oluyor, merdiveni kullanırken yukarı-aşağı asansöre benzer bir mekanik devreye girdiği için karakterin sürekli merdivene yapışması kaçınılmaz bir durum. İnerken ayrı bir dert çıkarken ayrı bir dert, yerdeki bulunan objelere takılıp geçememek ne kadar ufak bir detay gibi görünse de aynı olay bütün oyun boyunca tekrarlandığı zaman anlık sinirlenmelere yol açabiliyor. Bu durum büyük bir sorun oluşturmadığı için üzerinde fazla da durmaya gerek yok zaten.
Black Mesa'nın en büyük problemi olan Xen bölümü için söylenecek çok fazla şey var. İlk yarısını bayılarak oynadığım Black Mesa bana ikinci yarısı olan Xen'de büyük eziyetler çektirmeyi başardı. Tesisteki bütün bölümleri büyük bir mutlulukla bitirdikten sonra daha önümde Xen bölümlerinin olduğunun farkındaydım, ama bu kısmı hiçbir zaman aşılması gereken bir engel olarak göreceğimi de tahmin edememiştim. Xen'e ilk ayak bastığımda gördüğüm manzara beni hipnoz etmeye yetecek kadar büyüleyiciydi. Işıklandırmalar ve renk tonlamaları, tamamen farklı bir gezegende olduğumu harika bir şekilde anlatıyordu. Ortam müziklerinin de etkisiyle daha da zenginleşen bu dünya, kesinlikle iyi tasarlanmıştı ve bunda herhangi bir şüphe yoktu. Görselliğin ve atmosferin tavan yaptığı Xen, maalesef göründüğü kadar da toz pembe değil. Bu kadar kaliteli ve canlı bir dünya belli bir süre sonra insanın bir numaralı kabusu oluyor. Sürekli kendini tekrar eden sayısız bulmaca ve platform mekaniklerinin bir yerden sonra baygınlık geçirmem için yeterli bir sebep olduğuna inanıyorum. Bildiğin insanla alay eder gibi haritanın her yerine eklenen saçma sapan fiş bulmacaları, kutu bulmacaları ve hatta platform bulmacaları kesinlikle ağızda iyi bir tat bırakmıyor. Her şeye rağmen Nihilanth savaşını güzel ve coşkulu buldum. Crowbar Collective "Xen bölümlerinin süresini nasıl daha da uzatabiliriz?" diye sayısız düşünceye girerek maalesef başarılı olmuş. Xen, hiç de iyi anılar ile aklımda kalan bir yer olmayacak, büyük konuşmak istemiyorum ama benim Xen ile işim bitti. Günün birinde tekrardan başlarsam kesinlikle ama kesinlikle Xen'den uzak duracağımı biliyorum.
Hiçbir şekilde aceleye getirilmeyen ve özenle hazırlanmış olan Black Mesa saygımı bir kez daha sonuna kadar kazandı. O kadar eleştirmiş olmama rağmen gene de Xen bölümleri için harcanan emeği görmemek mümkün değil. Sonuç olarak Black Mesa, orijinaline göre sınırlı ama önemli değişikliklere uğrayan bir hayran yapımı olmasına rağmen kalitesini bizlere tekrardan sunmayı başardı.