logo

izigame.me

It may take some time when the page for viewing is loaded for the first time...

izigame.me

cover-Days Gone

Friday, November 26, 2021 9:51:27 PM

Days Gone Review (Shino 先生ドラゴン)

Motorum olmadan asla
Beklenen Days Gone incelemesi ile karşınızdayız. Days Gone, E3 2016’da yayınlanan oynanış videosu ile E3 2016’nın en dikkat çeken oyunlarından biri olmuştu. Son yılların en popüler oyun temalarından biri haline gelen “zombili oyun” türünün yeni üyesi Days Gone, kalabalık zombi sürüsüne karşı hunharca ateş açan ana karakterimizin çılgın zombi sürüsünden kaçtığını gösteren oynanış videosu ile heyecan yaratmıştı. 3 yıllık bekleyişin ardından Days Gone oyun severler ile buluşmaya hazırlanıyor. Biz oyunseverlerden biraz daha erken buluştuk. Kalabalık zombi sürülerinden kaçtık, hayatta kalmaya çalıştık, Deacon St. John’un hikayesinin sır perdesini 30 saati aşan bir oynanış süresinin sonunda araladık. Peki Days Gone nasıl bir deneyimdi? Birlikte göz atalım.
"Kampların her derdine biz koşuyoruz"
Days Gone, Deacon ve Boozer ikilisi ile başlasa da, hikayeye daha sonra başka karakterler de katılıyor. İki kişi hayatta kalmak oldukça güç olacağı için, Deacon pek istekli olmasa da hayatta kalmaya çalışan insanların kurduğu diğer kamplara katılmak, onlar için iş yapmak zorunda kalıyor. Oyunun görev yapısının temelini de bu kamplar ve onlar için yaptığımız görevler oluşturuyor. İlk başta iki farklı kamp için çalışmaya başlıyorsunuz. Daha sonra yeni karakterlerin de dahil olmaya başlamasıyla kamp sayısı artıyor, oyun alanı da genişliyor. Oyunun ilk 10 saatinde “Harita biraz küçük mü ne?” diye düşünürken, daha sonra yeni karakterlerin dahil olması, yeni kampların ortaya çıkmasıyla birlikte harita güneye doğru büyüyünce; “Bu harita büyüklüğü böyle bir oyun için yeterli.” diye düşünmeye başladım.
Hayatta kalmak için her biri farklı bir felsefe belirlemiş olan kamplar için çalışmaya başladıkça, Days Gone’ın da tehlikelerle dolu dünyasını keşfetmeye başlıyorsunuz. Kamplar için; kaçık yuvası temizleme, kamptan bir şey çalan birinin motorla peşine düşme, rehine kurtarma, her kamp için tehlike teşkil eden Ripçiler denen kafayı kırmış tarikat üyelerinin kamplarını basma gibi görevler yapıyorsunuz.
Oyunun özellikle yakın dövüş dinamikleri oldukça keyifli. Pek çok farklı yakın dövüş silahı bulunuyor. Bazı yakın dövüş silahlarını bulduğunuz çivi gibi kaynaklarla daha güçlü hale getirebiliyorsunuz.. Menzilli, yakın dövüş, hayatta kalma şeklinde basitçe üçe ayrılan yetenek ağacından, yetenek puanı kullanarak yakın dövüş yeteneğinizi geliştirdiğinizde daha uzun kombolar yapabiliyor, daha güçlü darbeler yapıp ekstra yakın dövüş özellikleri açabiliyorsunuz.
Çatışma silahları ile çatışmak, vuruş hissi ortalamanın biraz üzerine olduğu için, çok büyük bir zevk vermiyor. Ancak yakın dövüş gerçekten çok eğlenceli. Çoğu zaman bana ateş eden düşmana ateşle karşılık vermektense, üzerine koşup kafasına çivili baltayı geçirmeyi tercih ediyorum. Bu örnekten de aslında oyunun yapay zekasının nasıl olduğunu da anlatmış oldum diye düşünüyorum. Evet düşmanların üzerine koşup, onları öldürebildiğiniz bir insan yapay zekası var oyunda. Days Gone’ın bu konuda oldukça zayıf olduğunu söyleyebilirim. Keşke oyuna hiç insan düşman koymasaymışlar dedirtiyor. Çünkü kaçıkların o korkutan, tedirgin ettiren, gerçek bir tehlike gibi hissettiren hareketlerinin yanında. Gerçek insanların boş boş ateş etmeleri göze batıyor.
Days Gone’ın iyi çalışan mekaniklerinden biri de motosiklet kullanma dinamiği. Yapımcı firma gerçekten iyi bir iş çıkartmış. Motosiklet ağır ve oturaklı hissettiriyor. Olması gerektiği gibi. Aslında oyunun başlarında kontrol etmekte zorlandığımı söyleyebilirim. “Yahu geç mi algılıyor ne? Çok ağır. Dönemiyorum virajları!” diye ağlarken, zaman geçtikçe virajlardan patinaj yapar, kaçıkların arasından slalom yaparak geçer hale gelince, demek ki motosiklet kontrollerine alışmak gerekiyor sonucunu çıkarttım. (Ya da ben çok yeteneksizim) Motosikletinizi geliştirdikçe de, yaptığınız geliştirmelerin faydasını hissediyorsunuz dayanıklılık ve performans konusunda.
"Dört tekerlek bedenini,iki tekerlek ruhunu hareketlendirir."
Özellikle yakıt tankı geliştirmesi çok kritik. Motorunuzu kullandıkça yakıtınız bitiyor. Bir anda kendinizi yabanın ortasında dımdızlak bulabiliyorsunuz. Haldır haldır kasabalarda, terk edilmiş araçlarda benzin bidonu ya da yakınlarda terk edilmiş bir benzinlik aramya koyulmanın da farklı bir heyecanı var. (Ama tavsiye etmiyorum) Kamplara ve Nero kampları adı verilen belirli noktalara hızlı seyahat yapabiliyorsunuz ancak bu hızlı seyahatleri de motorunuzla yapabiliyorsunuz ve hızlı seyahat de yakıt tüketiyor. Yani yakıt tasarrufu oyunun önemli bir parçası. Bu da gerçekçi bir mekanik olmuş. Bir yere giderken bir gözünüz sürekli yakıt tankında oluyor. Yakıttan tasarruf etmek için yüksek devirlere çıkmamaya, yokuş aşağı giderken gaza basmamaya çalışıyorsunuz. Başarılı ve işleyen bir dinamik motosiklet ve yakıt dinamiği.
Peki Days Gone genel olarak bana nasıl hissettirdi? Days Gone’ı oynadığım saatler boyunca aklımdan şu düşünce geçti. İşlerini yakından takip ettiğim Sony Bend Studio’ya en az bir sene daha zaman verilseymiş Days Gone bu neslin en iyi oyunlarından biri olabilirmiş. Temeli sağlam atılmış, iyi çalışan mekaniklere sahip, teknik anlamda sorunsuza yakın, “zombi istilası” atmosferi güzel oluşturulmuş, PlayStation 4 özel oyunlarında gördüğümüz grafik kaliteyi yakalamış bir oyun Days Gone. Ancak eksik yönleri de olan bir oyun. Özellikle hikaye anlatımı zayıf ara sahneler kötü bir film kadar sıkıcı. Sony Bend Studio bu temel üzerine -eğer yapılırsa- ikinci oyunu inşa eder, Days Gone’ın eksiklerini kapatırsa, çok daha ses getirecek bir yapımın altına imza atabilir. Days Gone güzel bir yemek ancak tuzu biraz eksik.