Grim Dawn Review (Illmun)
Şimdi oyunu 21341234 saat oynayanların yorumlarının yanında, bir de bu kısa oynanışa rağmen olumsuz veren arkadaşa bir bakın dostlarım.
Oyunun negatif yanları saymakla bitmez ama ben bir şekilde işin içinden çıkıcam. Merak etmeyin oyunun iyi yanlarını da paylaşıcam.
Oyunun hikayesi son derece vasat. Kim ne derse desin, çevrede sağda solda ne kadar not, kitap varsa her birini okudum. Kesinlikle ilgi çekici aman aman bir hikaye yok onu söyleyeyim. Sıradan bir herkesi öldürmeye gelmiş, insanlığa ve diğer tüm mahluklara diz çöktürüp tövbe ettirecek bir curse var ortalıkta herkes zombi olmuş, yaratıklar türemiş sağda solda. İşte insanlar küçük sığınaklar kurup hayatta kalmaya çalışmışlar falan. Elbette arada bir heyecanlandıran kısımlar oluyor. Ama kesinlikle sağlam bir hikaye yok ortada baştan söyleyeyim.
Karakter gelişimine gelecek olursak,
Aslında gayet güzel bir karakter gelişimi mevcut. Ben Necromance oynamayı severim bu tür oyunlarda. Bundan mütevellit bu oyundaki karakterim de Necromancer idi. Oyun 1. seviyede size bir karakter seçtirip, 10. seviyede ikinci bir karakter daha seçtirerek bu ikisinin birleşimi olan nihai karakterinizi sunuyor. Ben Necromancer+Occultist karakterlerini seçerek, Cabalist dediğimiz yoğun summon becerisine sahip sınıfı oynadım. Gerçekten de çoğu oyunda deneyimlemediğim bir karakter gelişimi vardı. Örneğin oyunun başında 3 tane sıradan, tabiri caiz ise dandik iskelet çağırırken; şu anda 9 tane çok güçlü iskelet çağırıyorum. Bir de Occultist karakterden gelen petlerim var. Genelde tuşa basmama bile gerek kalmıyor zira çağırdığım creaturelar ortalığı mahvediyor zaten. Ciddi boss fightlarda da dikkatli şekilde savaşıyorum.
Peki nasıl savaşıyorum?
Ben genelde Necromancerin skillerini tercih ediyorum. İşte uzaktan ruh emme, yerden kemik çıkartma gibi oldukça sıradan basit skiller. Ve bir noktadan sonra ciddi sıkıyor oynanış. Bu konuya ileride şiddetli bir şekilde geri dönüş yapıcaz dostlarım.
Peki asıl olumsuz verme sebebime gelelim şimdi.
İtemler. Şimdi yorumlarda bolca göreceksiniz, "Bir sürü item var muazzam bir şey." gibi ama bana sorarsanız kesinlikle muazzam falan değil. Şöyle bir durum söz konusu, oyunda örneğin, "Spell Damage" diye bir mantık yok dostlarım. Damage türleri tamamen parçalara ayrılmış,
Piercing Damage
Vitality Damage
Cold Damage
Fros Damage
Burn Damage
Fire Damage
Elemental Damage
Chaos Damage
Poison Damage
Diye zilyon tane damage türü var. Ve tabii bu damage türlerinin bonuslarını itemlerle sağlıyoruz. Problem skillerde başlıyor. Bir skillin vurduğu spesifik bir damage türü yok. Örneğin bir skill hem frost damage hem fire damage hem piercing damage hem de poison damage vurabiliyor. Hal böyle olunca sizin kullanmanız gereken eşyalar bu damage türlerinin hemen hepsini bulundurmak zorunda. Yapımcılar da, "Ya bu hasar türleri biraz saçma oldu bence frost, cold, burn, fire gibi damagelerin hepsini bir başlık altında toplayalım" demek yerine, her bir zırha ve silaha ayrı ayrı bu hasar türlerini eklemişler. Peki bu neye sebep oluyor? Koca bir eşya enflasyonuna. O kadar fazla boş beleş işe yaramaz eşya var ki tarifsiz. Ben bossfightlarda düşen itemlere bile bakmıyordum şu oynanış saatinin sonunda artık.
Örneğin bir beceriniz 4 farklı hasar türünden faydalanıyor olsun diyelim, bir eşya düşüyor. Muazzam bir eşya gerçekten çok iyi bir taban istatistiğe sahip. Ama gelin görün ki sizin ihtiyacınız olan hasar türlerinden sadece bir tanesini barındırıyor. E ne olacak şimdi? At çöpe gitsin. Hiçbir işe yaramaz. Enflasyon dememin sebebi bu. Evet bolca eşya var ama çoğu sizin karakterinize uymuyor. Bir de satır satır bilgi var hepsi için yani kendinizi muhasebe yaparken buluyorsunuz, "Yüzde 14 cold veriyor ama chaos hiç yok. Ama defansı çok iyi vs. vs.". Bu elbette her RPG oyununda olur. Ama distopik seviyede değil. Önünüzde hiçbir işe yaramayan onlarca satır var sadece. Ve temin ederim bir noktadan sonra yerden item toplayınca çoğunu attığınızı fark edeceksiniz ve her boss fighttan 10 15 tane işe yaramaz (Sizin işinize yaramayan yani) item düştüğünü göreceksiniz. Bu oyun çok oyunculu değil ki. Yani sizin işinize yaramayan bir eşyayı gidip başka oyuncuya falan satamazsınız da. Öylesine düşüyor işte yere atın ya da NPC'lere satın diye. Çok üzerinde durdum farkındayım ama midem bulandı o kadar eşyayla uğraşmaktan artık.
İtemlerle ilgili tek güzel şey şu, çok güzel bir silah, zırh ya da kalkan var diyelim. Ama görüntüsü hoşunuza gitmiyor. Gidip NPC vasıtasıyla görüntüsünü beğendiniz bir eşyaya dönüştürebiliyorsunuz.
Gelelim oynanışa. İnsanların Diablo III, Diablo II ya da PATH OF EXILE ile nasıl kıyasladığını anlamadığım kısma yani.
Oynanışı şöyle özetleyeyim,
Önünüzde binlerce toplama çıkartma işlemi var. Her biri rakam ama yani, öyle büyük sayılar da değil. Onları toplayıp çıkarın bir saat boyunca. O bir saatin sonunda hissettiğiniz oyunun genel oynanışına hakim olan duygu işte. Bir tuşa basılı tut ve önüne çıkan her şeye karşı bunu yap. Diablo III, Diablo II (En azından Resurected'ta) ya da Path of Exile'da muazzam efektler, akıcı ve dinamik bir oynanış var dostlarım kendimizi kandırmayalım. Bundaki gibi beyniniz uyuşuncaya kadar ilerleyip düşman öldürme mantığı yok. Ve keşke oyunun yapımcıları, "Abi bence oto attack koyalım oyuna oyuncular çileden çıkmasın." deseydi. Zira uzak mesafeden vuran bir eşya kullanıyorsanız o ekrandaki 20 farklı düşmana teker teker bizzat fareyle tıklamak zorundasınız. Ben Necromancer olduğum için 1 tuşuna basılı tutup arada bir 4 tuşuna basıyordum yine iyiydi halim (1 tuşunda farenin işaret ettiği rakibe hızlı bir büyü yapıyor tıklama gerektirmeden, 4 tuşu ise farenin olduğu yöne doğru geniş bir alanda kemik dalgası yaratıp toplu hasar veriyor. Ki zaten işin %70'ini çağırdığım creaturelar yapıyordu dediğim gibi.). Ama uzakçı oynayan arkadaşlara acıyorum gerçekten. O üzerine yığın yığın yaratık gelen bossfightlarda gerçekten tahammül edilir çile değil zira denedim yani.
Hikaye sunumuna gelicek olursak.
Vasatın oldukça altında.
Görevlerin tamamı ama tamamı, "Şuraya git orada şu yaratık var onu öldür." yapısında. Mesela merkezden aldığınız bir görev olsun, "Şuraya gidip şu yaratığı öldür" şeklinde olacak zaten sadece. Siz o bölgeye gittiniz diyelim, o bölgenin girişinde asla şaşmaz 2 3 tane NPC oluyor. O NPC ler de size yine o mapte bulunan bir yaratığı öldürmeniz için görev veriyor. Bundan ibaret gerçekten.
Ama notları okudun mu ki?
Kitaplara baktın mı hiç?
Diye düşünmeyin ya da sormayın. Hepsini okudum. Hiçbiri kayda değer, hikayeyi ilginç kılan bir veri sunmuyor. Hepsi, "Burada sıkıştık, ölüler geliyor." gibi ya da, "Yaptığım bu deney sonucunda şunu gördüm. Ölüler böyle davranıyor." gibi basit ve ucuz metinlerle dolu.
Oyun Türkçe değil diye oynayamazsınız sanmayın hiç. Zira ilgi çekici ya de sürükleyici ya da anlamanız gereken bir şey yok. NPC'den görev almaya gidin tekdüze bir şeyler anlatacak. Neticede siz bir yer söyleyecek oraya gidip ordaki yaratığı öldüreceksiniz. Bundan ibaret.
Oyunu bir daha oynar mıyım bilmiyorum. Belki ara sıra takılır kafa dağıtırım. Zira arkada Podcast açıp Necromancer oynayıp önüme geleni parçalamak, zaman geçirmek için ideal. Ama onlarca saat oynayacağımı asla sanmıyorum.
Belki de oyun benim için şanssız bir döneme geldi. Zira bu sıralar delirmişçesine Divinity oynuyorum. Divinityde o aşırı komplike hikayeyi, o aşırı rafine ama bir o kadar da akıcı oynanışa bir kere tanık olduktan sonra bu oyun bu kadar vasat geldi bilmiyorum.
Çook zamanınız varsa, ve arkada bir podcast vs. dinleyip yaratık öldürmek istiyorsanız deneyebilirsiniz. Ama asla kaliteli bir içerik beklemeyin derim.
İyi eğlenceler.