Iron Danger Review (Solas)
Oyunun ilk mağaza sayfasında denk geldiğimde dikkatimi çeken "yayıncısı" olmuştu. Daedalic genellikle point&click türünde nadide oyunlar sunmuştur. Deponia serisi özellikle çok güzeldir. Neyse efendim State of Mind ve Ken Follett's The Pillars of the Earth oyununlarından sonra bir hayli de saygımı sevgimi kazanan bu Alman menşei firma bu oyunu RPG ve zaman manipülasyonu olarak sunacaktı. Çok merak etmiştim ve istek listeme atmıştım ki şimdi oyunu bitirip deneyim ettikten sonra ne kadar doğru bir karar verdiğimi anlıyorum.
Hikayemiz ani bir baskınla kuzeylilerin saldırısından arda kalan yanan yıkılan bir köy evinde başlıyor. Kızımız saldırının daha ne olduğunu anlamadan bir kuyudan aşağı düşüyor ve ölüyor. İşte o ölüm ki maceranın aslında bir son ile başladığını size müjdeliyor. Farkındayım cümle absürt gelecek ama değil inanın. Oyunun zaman ipliğinde farklı seçimlere izin verecek bir hikaye arka planı mevcut. Bu arka planı da parçacık denilen özel taşlarla süslüyor. O taşlar ki bize farklı güçler, özellikler katarak oynanışı da zenginleştiriyor. Ancak hikayenin anlatılış şekli bazılarını sıkabilir. Okumayı sevenleri ise mutlu edecektir diyelim.
Oynanış kısmı özellikle çok orjinal. Oyunun tüm olayı da bu. Zamanı ileri geri alabilme ve yaptığınız hatalar yahut karşılaştığınız zor durumlarda en büyük yardımcınız oluyor oyun boyunca. Bu sizi sakın ola kandırmasın oyunu kolaylaştırmıyor aksine her geri aldığınız zamanda sizin için bir çok alternatif sunuyor ve doğrusunu bulana kadar bir hayli kafa patlatır hale geliyorsunuz. Ayrıca oyun gerçek zamanlı dövüş sistemine sahip. Yani sıra tabanlı değil belirteyim. Ancak savaş başladığında taktiksel olarak "Dragon Age" serisinden alışık olduğumuz şekilde oyun duraklıyor ve sizin komutlarınızı bekliyor. Çok beğendim.
Grafikler masalsı ve bilgisayarı yormayacak bir sistem gereksinimi mevcut. Oyunun her bir bölümünde çok farklı yerlere gitmeniz olası. Karlı, çorak, ormanlık araziler dışında, keşfedeceğiniz bir de mağaralar mevcut. Mağaraların içerisinde bulmacalar mevcut. Bulmaca dediğim çözerken aslında rakibinizi yeniyor ya da doğru yolu keşfetmenizi sağlıyor. Oynanışa çok katkı sunuyor ve sıkılmıyorsunuz. Grafiksel olarak iç mekanlar, dış mekanlar, canavarlar ve karakterlerimiz ayrıntılı ve özenli. DoS havası esiyor buram buram belirteyim.
Müzikler kısmında oyunla bütünleşen bir yapı söz konusu. Masalsı grafiklere eşlik eden hoş tınılar sayesinde oyun atmosferini yaşıyorsunuz. Ancak seslendirmeler çok kaliteli. Özellikle karakterin şekline göre uyumlu olan diyaloglar alt yazıları geçmeden okumanızı sağlıyor. Kulak tırmalamıyor asla. Alt yazı demişken oyunun Türkçe dil desteği gerçekten kaliteli.
Oyuna laf edebileceğim tek kısmı kısalığı... Yani oyunun sonuna geldiğinizde bitmediğini ve devamın geleceğini anlıyorsunuz. Keşke o devam gelseymişte bu hikayeyi "tam" olarak deneyimleseymişiz. Tadı damağımda kaldı resmen. 10 saat civarı bir oynanışı var. Uzatsanız en fazla 12-13 saat. Başka yapacak bir şey yok.
Oyunu indirimle bir zamanda tavsiye edebilirim. Türkçe dile olan desteğinden dolayı almanız gerekiyor. Hali hazırda çok az oyun güzel Türkçemiz ile tecrübe ediliyorken fırsatı kaçırmamak lazım. Sağlıklı, bol güzel oyunlu zamanlar diliyorum. Ha baktınız yandaki su dolu bardağı bu yazıyı okurken döktünüz klavye fare hak getire hemen zaman ipliğini geri sarın.. taktik güzel dimi? ;)