Kenshi Review (TyphonBey)
Öncelikle oyun zaten harika ama örnek olması için ufak bir hikaye anlatıcam.
Kenshi’nin uçsuz bucaksız çorak topraklarında, kovandan kovulmuş bir prens ve dört yoldaşı varmış. Atıldıkları kovandan intikam almak ve kendi kovanlarını kurmak amacıyla uzun bir yolculuğa çıkmışlar. Bu yolculuk sırasında birçok tehlikeyle karşılaşmışlar, ancak sonunda medeniyete ulaşmışlar.
Yolda, ırkçı ve dindar insanların saldırısına uğradıkları için insanlardan çekinir hale gelmişler. Ancak sığındıkları bir kalede, “Tekno Avcıları” isimli bir grup tarafından oldukça iyi karşılanmışlar. Bir süre boyunca ticaret ve toplayıcılıkla geçimlerini sağlamışlar.
Dışarıda toplayıcılık için çıktıkları bir gün, uzakta bir çiftlik görmüşler. Çiftliğe yaklaştıklarında, daha önce onlara saldıran ırkçı ve dindar insanları fark etmişler. Fakat kaçmak için çok geç kalmışlardı; grup tarafından fark edilmişlerdi. Sayıca çok üstün olan bu düşmanlar, onları köşeye sıkıştırmış ve acımasızca dövmüşlerdi. Prens yaralı bir şekilde kaçmayı başarsa da arkadaşları tutsak düşmüştü.
Arkadaşlarını kurtarmak için prens, Tekno Avcılarının şehrine dönmüş ve elindeki son parayla kiralık savaşçılar tutarak yola koyulmuş. En hızlı şekilde çiftliğe dönen prens, ne yazık ki geç kalmıştı. Oraya vardığında arkadaşları, gözlerinin önünde idam ediliyordu. Arkadaşlarının acımasızca öldürülmesine şahit olan prens, kiralık savaşçılara saldırı emri vermiş. Büyük bir savaş başlamış. Çiftliktekilerin çoğu sıradan çiftçiler olduğu için, deneyimli savaşçılar kalabalık düşmanı kolaylıkla yenmişler.
Prens, arkadaşlarının intikamını almıştı. Çiftlikte para eden ne varsa alıp pazarda satmış, kazandığı parayla kendine yeni bir yük bineği ve bir yoldaş olarak kemik köpek almış. Birkaç kez daha çiftliğe sefer düzenleyip topladığı ganimetlerden iyi bir kazanç elde etmiş, ancak yoldaşlarını ve amacını çoktan kaybetmişti. Şimdi ise sadece çöllerde dolaşan basit bir tüccar olmuştu... en azından şimdilik.