Kingdoms and Castles Review (Ravenous)
Mini mini bir köy kurdum. Halkımla ile gayet mutlu bir şekilde yaşıyorduk. Sonra vikingler geldi. Bütün altınlarımızı alıp götürdü. Halkımı esir aldı. Halkım ve ben yıllarca ağladık. Yetmedi daha sonra Kral Leopold'un elçisi geldi ve ona altın ödememizi istedi. İstediği kadar paramız kalmamıştı; ama halkım yeterince acı çekmişti, kabul ettim. Altın, candan daha değerli değil dedim. Kış gelince gıdamız kalmadı, gelen tüccarlardan da gıda alamıyorduk. Çünkü tüm paramızı vikingler ve Kral Leopold almıştı. Ormanları kestim, tarlalar, meyve bahçeleri yaptım. Buralarda çalışacak insan olmadığından evler inşa ettim. Yeni gelen insanlar mutlu olsun diye meyhaneler yaptım. Sonra gökyüzünde bir ejderha belirdi, yakıp yıktı krallığımı. Her şeyi yeniden inşa ederken param kalmadı, Leopold'a altın veremedim. Ülkeme saldırdı, zorla püskürttüm. Tam kendime gelecekken yine vikingler geldi... yakıp yıktılar, insanlarımı kaçırdılar. O gün halkımı aldım karşıma ve gözyaşlarını silmelerini bugün son kez ağlayacağımızı söyledim. Kışlalar inşa ettim, duvarlar yaptım. Okcu kuleleri, mancınıklar yerleştirdim. Ormanları imara açtım daha çok ev yaptım. Daha çok tarla, çiftlik, meyve bahçesi, balıkçı inşa ettim. İskeleler yaparak, kıyıları doldurdum. Adanın her karışını kullandım. Ne vikingler, ne ejderhalar ne de Kral Leopold bana zarar veremiyordu. Sonra dost olduğum bir krallık, geldi ve Ejderha heykellerini yık biz korkuyoruz dedi. Ben de tamam yıkacağım dedim. 1 yıl içerisinde bütün ülkesini yıktım. Çünkü artık ormanımız kalmamıştı, yiyeceğimiz yetmiyordu. Onun olduğu bütün adayı orman ve yiyecek için kullandım. Adanın etrafına devasa surlar çektim. Kuleler yaptım. Halkının ürettiği her şeyi nakliye gemileri ile taşıdım. Leopold ile olan savaşımı bitirmedim, bana saldırmasını istiyordum, çünkü onun askerlerini öldürdükçe halkımın mutluluğu artıyordu. Gel zaman git zaman daha çok kaynağa ihtiyaç duymaya başladım. Bu sefer diğer ülkeye saldırdım. Viking istilasını bekledim. Hem de en ağır olan viking istilasını. Vikingler adanın bir yerinden, ben adanın diğer yerinden ülkeyi kuşattık. Ülkenın kraliçesi ölürken bana baktı ve neden dedi. Mecburdum, halkım açlık çekmesin diye. O adayı da kocaman bir çiftliğe çevirdim. Geriye ben ve Leopold kaldık. Ara ara gider ülkesini talan eder geri çekilirdim. Yıkmak istemiyordum, çünkü yıkarsam halkımı mutlu etmek için para harcamam gerekirdi. Oysa askerlerin ölmesi halkımı mutlu ediyordu. Kaynak sıkıntısı ile tüccarlar geldikçe başa çıkıyordum; fakat bir noktadan sonra mecbur kaldım. Leopold'u da öldürdüm. Ayakta tek bir yapı bırakmadım. Tüm dünyayı tek bir bayrak altında topladım. Vergiyi sıfırladım, ticaret ile para kazandım. O günden sonra ne bir viking ne bir ejderha karşımda durabilirdi. Evet, müttefiklerime, arkadaşlarıma ihanet ettim. Düşmanlarım ile gizli ittifaklar yaptım; ama halkıma verdiğim sözümü ölene kadar tuttum. O sözümden sonra yurttaşlarımı yalnızca yaşlılığın elinden kurtaramadım. O bitmeyen kıştan sonra aç kalmadılar. Onların mutlu kalmasını sağladım. Heykeller diktim, parklar yaptım. Meyhanelerde sabahlara kadar adıma şarkılar söylediler. Bir an için on dakika krallığımın başından 3x hızla ilerlerken ayrıldım. Vikingler bütün krallığı yakıp yıkmış. Neymiş liderlik vasfım yokmuş, götünüzdeki dona kadar ben aldım. Bakın ben yarım saat krallığı yönetmedim, krallık yıkıldı. Bir krallığa sahip çıkamadınız. Ben gidersem, bu ülke yıkılır dedim, dinlemediler. Adımı haykırdıkları meyhanelerde beni yönetimden indirme planları yapıyorlar. Neymiş ülkeyi terk edeceklermiş. Madem artık kral olmayacağım dedim. Bütün surları yıktım. Askerleri terhis ettim. Adalar arası kaynak aktarımını durdurdum. Hastaneleri kapattım. Mezarcıları görevlerinden aldım. Vikingler baskın yaptı. Tek bir vatandaş kalmadı. Ben ise gemimle başka ülkeler kurmaya yelken açıyordum.