logo

izigame.me

It may take some time when the page for viewing is loaded for the first time...

izigame.me

cover-Metro Exodus

Thursday, February 2, 2023 9:23:29 PM

Metro Exodus Review (TDK Skymen)

Serinin üçüncü oyunu olan Metro Exodus, konusu itibarıyla Last Light'tan hemen sonrasını ele alan bir yapım. Dilsiz ana karakterimiz Artyom metro tünellerinde yaşamaktan sıkılmış, yeryüzü hasreti çekmekteyken artık bir gün canına tak eder ve "Metronuzun da tünelizin de amına koyarım. Ben yukarı çıkıyorum." diyerek eşi Anna ile birlikte yeryüzünü keşfe çıkar. İkili, eksi 40 derece soğukta Moskova harabeleri arasında yaşam kırıntısı ararken birden karşılarında hareket halinde bir tren görürler. Artyom'un iç sesi "Dışarıda yaşam olduğunu zaten biliyordum, bir türlü inanmadınız amına koduklarım" diyerek dostlarına sitem eder. İkili tam trenin peşine düşmüşken o sırada Hansa askerleri tarafından yakalanırlar. Askerler Anna'yı alıkoyar, Artyom'u ise infaz ederek bir çöp yığınına atar. Artyom yaralı bir şekilde oradan çıkmayı başarır ve Anna'nın peşine düşer. Artyom, Anna'yı kurtarmaya çalışırken Moskova'nın tüm dünya ile bağlantısını kesen jammervari bir cihazı farkında olmadan patlatır. Jammer, yer altında yaşayan insanların yıllarca dışarıda hayat olmadığını sanmalarına yol açan cihazın ta kendisidir. Artyom ufak bir h4ssiktir çeker ve Anna ile birlikte, düşman elindeki treni Yermak adlı bir mühendisin de yardımıyla çalmayı başarır. Grubun lideri ve Anna'nın babası olan, siyasi yelpazede ulusalcı tarafa yakın olan emekli asker, namı diğer Miller Çavuş, Artyom'a "Treni çaldın iyi bok yedin" diye atar yaparken kimse ne olduğunu anlamaz. Miller, Moskova'nın dış dünya ile bağlantı kurmasını engelleyen jammerden haberi olduğunu ve zaten yer altında yaşayan insanları tehlikeye atmak istemediği için dış dünya ile iletişimin yıllarca kesik kaldığını uzun uzun açıklar. Ekip oha, çüüş, yuh amınakoyum diye tepki verirken NATO'nun Moskova'ya savaş açacağını ve Yamantau Dağlarında Ark adlı gizli bir bölgede toplanmaları gerektiğini söyleyen bir mesaj alırlar. Ekip trenle birlikte Yamantau'ya gider ve hikayemiz böylece başlamış olur.
Elimizde klişe bir hikaye var. Bunun üzerine hem karakterlerin yapmacık tepkilerini hem de oyunun bitmek bilmeyen sinematiklerini ekleyince hikaye zaman zaman çekilmez bir hale bürünüyor.
Oynanış kısmına gelecek olursak bence en büyük sıkıntı oyunun yarı açık dünya mı yoksa tamamen açık dünya mı olacağına karar verememiş olması. Gideceğimiz istikamete her zaman lineer yollardan ulaşıyoruz. Amına koduğumun haritasında ben arka taraflardan dolanıp düşman bölgesine tersten giremeyeceksem oyun ister yarı açık ister tam açık dünya olsun hiç fark etmez. Haritalarda gideceğimiz, yürüyeceğimiz yerler hep belli gibi. The Taiga bölümünde rage quit atıp oyunu silmeme neden olan bir diğer sıkıntı ise, oyunun bize stealth şansı tanımasına rağmen uygulamaya gelince sıçıp batırması. Oyunun yapay zekası nasıl bir zeka ise 58 kilometre ötede bayılttığım adamı görüp (beni görmedi bile) direkt saldırmaya başlıyor. Haritaya yerleştirilen gizlenme bölgelerini kullanıp, ses çıkarmayan anam babam ok yay ile adam öldürüyorum. Adam üç kat aşağıdan "Who, what was that ?" diyerek üstüme koşuyor aq. Yine de bu olumsuzluklara rağmen vuruş hissinin ve combatın zevkli olduğunu belirtmem lazım.
Son olarak atmosferden bahsedecek olursam oyunun görselliği herkesin bildiği gibi şahane. Hele RTX kartların desteklediği Metro Exodus Enhanced Edition absürd seviyede görselliğe sahip. Yamantau Dağı, Hazar Denizi, Novosibirsk Oblastı, Baykal Gölü gibi gerçek lokasyonlardan esinlenilerek haritalar oluşturulmuş. Yine de kar kış kıyametin içinde daha çok vakit geçirseydik daha güzel olurdu. Bahsettiğim olumsuzluklara rağmen ve maalesef oyunu şimdilik yarım bırakmama rağmen sırf görselliğinin yüzü suyu hürmetine bu oyunu tavsiye ediyorum. Oynayın oynattırın. 7.5/10