logo

izigame.me

It may take some time when the page for viewing is loaded for the first time...

izigame.me

cover-Outer Wilds

Friday, February 17, 2023 10:18:04 PM

Outer Wilds Review (theFatih)

Steam mağazasında gezerken gözüme takılan, hiç etiketlerine falan bakmadığım ve hiçbir beklentimin de olmadığı bir oyundu kendisi. Ben oyunu 40 lira civarı bir fiyattan almıştım o zamanlar. Açıkçası başka bir craft/survival oyunu sanıp bir ara bakarım diye almıştım ama aldıktan sonra da indirip denemek istedim. Birden oynadığım en iyi oyunlar listesine girebileceğini hiç tahmin etmiyordum.
Öncelikle bir aptallık yaptım bu oyunu alırken. İkinci bir steam hesabım var ve onun cüzdanında biraz para vardı. O parayı da kullanıp oyunu bu hesabıma hediye etmek istedim ama bir şeyler ters gitti ve diğer hesabımın kütüphanesine eklendi oyun. Ben de bu hesabıma oyunu paylaşıp bu hesapta bitirdim. İnceleme yazmak istediğimde ise oyuna sahip olmanız gerekir deyince ilk fırsatta bu hesaba da DLC paketiyle beraber satın aldım. Hem de hiç ikinci kez düşünmeden...
Oyunla tanışma ve oyunu bitirme evremden sonra bir de oyunu övme evrem oldu. Hala daha devam eden bu evrede, bu tarz oyunları seveceğini düşündüğüm herkese şiddetle tavsiye ediyorum. İncelemeyi okuyan sizlere de şiddetle tavsiye ederim. Çünkü birazdan anlatacağım konular üzerinde ilk kez gördüğüm bazı şeyler var oyunda ve orjinalliği, konuya yaklaşımı ve bunları harmanlama biçimi gerçekten beni çok etkilemişti. Teknik olarak da çok sağlam olan Outer Wilds ne yazık ki çıktığı dönemde Outer Worlds ile yakın isimleri taşıdığı için biraz gölgede kaldı bence. Yoksa açık ara indie yapımlar arasından sıyrılabilecek dahice yapılmış bir oyun.
Oyuna bir ateş başında gözlerimizi açarak başlıyoruz. Çevresinde olup biteni araştırıp neler olduğunu anlamaya çalışan bir ırkız ve tıpkı diğer eğitimli vatandaşlarımız gibi biz de uzayda olup biteni öğrenmek üzere gönderilecek astronotlardan birisiyiz. Uyandığımız gün bizim uçuşumuzun gerçekleşeceği gün. Sorun şu ki daha önce keşfe gönderilen hiçbir astronot geriye dönmemiş bu yüzden tehlikeli de bir görev. Oyunun hikayesi konusunda söylemek istediğim tek şey bu. Mekaniklerden bahsederken biraz daha hikayenin yapısına değineceğim. Kesinlikle benzeri görülmemiş bir hikaye falan değil hatta gayet bariz ve düz. Fakat bunu sunma biçimi benim tam olarak bir oyundan isteyeceğim düzeyde.
Şimdi bu bulmaca, gizem, macera ve keşif barındıran oyunun mekaniklerinden bahsedelim. Ne var oyunda mekanik olarak dersek öncelikle bir uzay mekiğimiz var. Bizi her yere götüren her türlü derdimizi çeken bir uzay mekiğimiz var. Astronot üniformamız var ve bu iki şeyin de kendi artıları ve eksileri var. Uzay mekiği ile her yere giremediğiniz için dışarıya sık sık çıkmak zorunda kalıyorsunuz ve dışarıya çıktığınızda da oksijen ve yakıtınız sınırlı oluyor. Yani keşfinizi yaparken bu tür dinamiklere de dikkat etmeniz gerekiyor. Fakat bu güneş sisteminde dinamik olan tek şey bunlarla sınırlı değil. Bütün güneş sistemi, gezegenler ve içlerindekiler dinamik çünkü. Zaman ilerledikçe konumları, içerisinde barındırdıkları şeyler gerçek zamanlı olarak sürekli değişiyor. Bu da oyunda bulunan en kemik ve orjinal mekaniğe götürüyor bizi. Döngü mekaniğimiz. Dinamik mi demeliyim buna bilmiyorum ama döngü, oyunun zekice tasarımıyla birleşip size çok orjinal bir deneyim sunuyor.
Nedir bu döngü şimdi? Efendim siz gözlerinizi açtıktan 22 dakika sonra bir olay oluyor ve tekrardan ilk gözünüzü açtığınız zamandan başlıyorsunuz. Bu sırada yaptığınız hiçbir şey kaydolmuyor yanınıza aldığınız hiçbir şey sizinle kalmıyor. Bilgi hariç. Bilgi en büyük gücünüz ve 22 dakikalık döngülere gire çıka biriktirdiğiniz bilgilerle bir sonraki döngüdeki hedefinizi ve yapacağınız şeyleri sıraya diziyorsunuz. Kulağa sıkıcı gelen bu işi oyun o kadar çeşitli ve farklı işlemiş ki, hiçbir döngüde aynı yerde takılıp kalmadım. Bir de üstüne ben bitirdikten sonra o yuna türkçe yama geldi ki, hafızamı silseler de tekrar oynasam dedim o derece. Her gezegenin kendi dinamikleri ve içlerinde çeşitli bulmacaları var. Bir gezegende bulmaca ile karşılaşıp çözemiyorsanız merak etmeyin başka bir gezegende çözümü yanlışlıkla keşfedip can havliyle bulmacayı bulduğunuz yere koşturabilirsiniz. Her şey birbiriyle o kadar iyi bir ritimle bağlı ki oyunda takıldığım 1 yer hariç başka hiçbir yer hatırlamıyorum. Peki cevabı buldunuz ve geri döndünüz diyelim ama her zaman bulmaca sizin bulduğunuz yerde kalmayabiliyor. Nasıl mı? Dediğim gibi her şey dinamik. Bazı yerler 22 dakikalık sürenin ilk 5 dakikası açık kalırken bazı yerler tam süre bitmeden gitmeniz gereken yerler olabiliyor. Bu da oyunun gözünüzün önüne koyduğu şeyleri görmediğiniz anlamadığınız için hem yapımcıya hayran bırakıyor hem de biraz "ne kadar aptalmışım" efekti veriyor bünyeye. Tek kelimeyle şiir demek istiyorum bu oyuna. Mekanikler konusunu elimizdeki iki yardımcımız olan scout ve radyo sinyalleti yakalayan cihazları anlatarak bitirmek istiyorum. Scout, ne idüğü belirsiz yerlerde bize oldukça yardımcı olan bir araç. Asıl amacı sizin olmadığınız yerlerin fotoğraflarını çekmek olan bu aracı fırlatıp tekrar çekebiliyorsunuz ve diyelim ki ne olduğunu bilmediğiniz bir yerde duruyorsunuz. Gitmek istemediğiniz veya temas ettiğinizde ne olacağını bilmediğiniz yerlere Scout sizden önce koşup hem orayı fotoğraflıyor hem de eğer bir tuzaksa aktif edebiliyor siz de canınızdan olmadan orada bir tuzak olduğunu anlayabiliyorsunuz. Diğer aracımız ise Güneş sistemindeki radyo sinyallerini gösteriyor ki bu da oyunda büyük rolü olan bir şey çünkü hiçbir şey bulamadığınızda radyo sinyalleriyle yolunuzu bulabiliyorsunuz.
Grafik olarak bu oyunun stiline söyleyecek hiçbir şeyim yok. Fotorealistik değil ve olmasına da gerek yok. Gereksiz detaydan kaçıp atmosferi gerçekten sizi uzayda yalnız hissettirecek şekilde kurmuşlar. Ses efektleri ve grafikler oyunu çok canlı tutan başka bir detay kesinlikle. Eminim grafikler, grafiklere çok takılan kişilerin bile sevebileceği bir tarzda.
Son olarak oyunu bitirdikten hemen sonra Döngü mekaniğini temel alan Twelve Minutes ve Deathloop çıktı. Twelve minutes ile zaten karşılaştıramayız çünkü o oyun çok kısıtlıydı. Fakat çok sevdiğim bir stüdyo olan Arkane'in elinden çıkan Deathloop beni çok heyecanlandırmıştı Outer Wilds'tan sonra. Fakat görüyorum ki o oyun bile oyuncunun elini bırakırsak kaybolurlar demiş ve oyunu linear şekilde yapmış. Nereye gitmeniz gerektiğini ne yapmanız gerektiğini sürekli olarak söylüyor. Outer Wilds bu konuda da çok hoşuma gidiyor oyun size sadece "şu gezegende hala araştırılacak şeyler var" diyor. Bu size keşif özgürlüğü konusunda ve bulduğunuz şeyi sizin keşfettiğiniz illüzyonunda büyük katkı sağlıyor. Oyunu bir kez bitirdikten sonra göreceksiniz ki oyunun sonu her zaman gözünüzün önündeymiş. Ne yaptığını bilen birisi tek döngüde bile oyunu kolayca bitirebiliyormuş. Ne yazık ki DeathLoop böyle bir oyun değil mesela.. İşte bu denli karmaşık ama ritmi bozulmayan bir oyun dizaynını bence bir kaç yıl övmeliyiz.
Undertale ile beynimden vurulmuşa dönmüş ve gerçekten bir oyun oynadığımı hissetmiştim. Aynı hissi yıllar sonra Outer Wilds hiç beklemediğim bir şekilde yeniden hissettirdi bana. Şiddetle tavsiye ederim. Tekrar ediyorum, ŞİDDETLE tavsiye ederim.
9.7/10