Scorn Review (Clasmad™)
Scorn'un ilk fragmanını gördüğüm zaman kendi kendime "ulan nihayet beni şu müşkülpesent ruh halimden çıkaracak, heyecanlandıracak bir oyun geliyor galiba" diye düşünmüştüm. O tarihten bu yana 6 yıl geçmiş.
Vay be.
Bu 6 yılda oynadığım, beğendiğim çok oyun oldu ama bana oyunlardan çocukken aldığımız o hazzı, sadece oynadığımız ilk oyunla kıyaslayabileceğimiz o keyfi veren hiçbir oyun olmadı. Böyle deyince Scorn'da aradığını buldu galiba diye düşünmüş olabilirsiniz...hayır ama o seviyeye oldukça yaklaştığını söyleyebilirim.
Öncelikle artık sanırım oyunlarda oynanabilirliği, oyunu oluşturan tüm öğeler arasında en mühimi olarak görmemeye intibak etmemiz gerekiyor. Günümüzde video oyun teknolojileri o denli gelişti ki, sadece o sanal ortam içinde bulunmak, çevreyi gözlemlemek, sesleri ve müzikleri dinlemek bile başlı başına bir deneyime dönüşmüş durumda. Scorn'u oynarken zihnimde sürekli bu gerçeği tasdik edip dururken buldum kendimi. Herhangi bir fikri, anlatmak istediği bir şeyleri, bir vizyonu olan insanlar bunları müşahhasa çekerken artık video oyun sektörünü de değerlendirmeye alabiliyorlar. Bu durum bazı alışık olmadığımız durumlar da doğuruyor. Oyunlarındaki hikayeyi tam olarak kavrayabilmeniz için artbookunu da okumanız gereken kaç oyun oynadınızki sonuçta :)
Görünen köy klavuz istemez. Scorn görselliği ve çevresel hikaye anlatımıyla öne çıkan bir oyun. Benim dışımda herkesin tanıdığını farkettiğim H.R Giger'ın eserlerinden ilham alan bir tarz benimsemiş kendine. Bunu da kendi içinde, kendi dünyasına çok iyi ve tutarlı bir şekilde uyarlamış. Oyunu bitirmiş artbooku da yarılamış olarakta söyleyebilirimki bir çeşit "doğum ve doğmak" alegorisi üzerine inşa edilmiş bu dünya. Çatlak yumurtalardan kolunu bacağını çıkaran insanlar, türlü türlü deliklerden baş vermeye çalışan kımıl yaratıklar, karnı şiş hamile kadınlar derken, anafikri kapıyorsunuz aslında. Tabii bunlar sadece fikir olarak kalmıyor ve harika bir görsel tasvirle de gözümüzün önüne çıkıyor. Grafikler muazzam. Her yeni bir mekana girdiğinizde oyun insanı mest etmeyi başarıyor.
Oyunun ses ve müzikleri de çok başarılı. Tını olarak (özellikle bunu Citadel'e giderken farkedeceksiniz) Alien filminin ana temasına çok benziyor müzikler. Madem çizimleri arakladık müziği de araklayak demişler heralde. Ehehe.
Oynanış kısmı çıtır çerez. Sadece tek bir silahımız var buna oyunda ilerledikçe 3 tane daha modifikasyon ekleniyor. Çok fazla düşman çeşidi yok ve bunlarla kapışmak pek zevkli değil. Sanırım oyun çok bayık olmasın diye biraz mücadele olması için eklenmişler sadece. Oyunun asıl oynanış mekaniği puzzle çözmek. Varolan puzzlelar az ama aralarında bazıları gerçekten orjinal ve benim çok hoşuma gittiler. Puzzleların oyunun içine yerleştirilme şekli biraz sorgulanabilir seviyede ama çok dert değil. (Oyunun en zor bulmacası en baştaki puzzle :D).
Kıssadan hisse Scorn oynamak ve skor kasmaktan ziyade, farklı ve kasvetli bir ortamda bulunmak,çevreyi keşfetmek ve orayı deneyim etmek isteyen oyuncular için yapılmış bir oyun. Bu niyetle alacaksanız sizi pişman etmez. 4-5 saatlik bir oyun süresi var ama ben çevreyi incelemeyi biraz abartmış olsam gerek daha uzun sürdü.
Son olarakta hatırlatmak isterimki oyunun artbooku epey lore içeriyor ve eğer oyunu bitirdikten sonra bu dünyaya merakınız dinmediyse de okumanızı kesinlikle tavsiye ediyorum.