Trek to Yomi Review (FrozenFox)
Bir nevi işim bu olsa da, içimden gelmedikçe yazı yazmam. Çünkü böyle olunca hem doğru kelimeleri seçemem hem de düşüncelerimi düzgün yansıtamam. Trek to Yomi için defalarca kez bir şeyler karaladım ancak ortaya çıkan yazılar bu sebepten ötürü beni hiç tatmin etmedi. Tam pes edecektim ki, şunu fark ettim: Sorun bende değil, oyunda... Karmaşık düşüncelerimin ve kifayetsiz cümlelerimin kaynağı Trek to Yomi'nin ta kendisi. Bu yazının devamı için ağız dolusu küfür, hayal kırıklığı ve üzüntü gibi kavramları içinde barındıran birkaç farklı üslup belirlesem, eminim ki her biri için sayfalarca yazabilirim. Benim için asıl sorun tüm bu düşünceleri tek bir yazıda birleştirmek.
Aslında her şey güzel başlamıştı. Trek to Yomi, E3 2021'de duyurulduğu andan itibaren fuarın öne çıkan oyunları arasına girmeyi başarmıştı. Hatta ben de oyun duyurulur duyurulmaz o dönem yazdığım sitede hakkında bir duyuru haberi yapmıştım. Oyun, duyuru fragmanında sanatsal yönüyle ön plana çıkıyor ve adeta siyah beyaz samuray filmlerine selam çakıyordu. Fragmanda oynanışa dair hiçbir şeyin olmaması ise bugün karşımıza çıkan yapım hakkında çok şey anlatıyormuş, tabii anlayana...
"Oynanış fragmanını izleseydiniz daha o zaman anlardınız." diyen belli bir kesim var. Onları temin ederim ki, o fragmanı izleyip beklentimi düşük tutsaydım masadan bugün yine aç kalkardım. Beklentim de hayli düşüktü bu arada, ne çıkışı için gün saydım ne de hakkında çıkan haberlere göz attım. Yanlış anlaşılmamak için belirtiyorum. Ama gerçekten böyle bir oyunla karşılaşacağımı hiç tahmin etmiyordum. Trek to Yomi'yi uzaktan sıfır kilometre gibi duran ancak hava yastıkları patlak, tüm parçaları değişmiş arabalara benzetiyorum. Ben çok uzun süredir böylesine "makyajlı" bir oyun oynamamıştım. Hatta biraz daha ileri gidip bunun bir nevi dolandırıcılık olduğunu dahi söyleyebilirdim ama adamlar oynanış fragmanı paylaşmış. Fragman yaptıklarını hafifletmez ancak izlemeden alan bizleri bal gibi de enayi yerine koydu.
Şu ana kadar yalnızca ağzıma geleni söylediğimin, hala oyunun içeriğine değinmediğimin farkındayım. Çünkü ne söylemem veya nereden başlamam gerektiğini bilmiyorum. Biraz daha saydırayım, yazarken aklıma gelir belki. Bence Trek to Yomi ilk etapta bir teknoloji demosu olup, sunum bitince ve olumlu geri dönüş alınca geliştirici ekip tarafından paketlenip oyun haline getirilmiş bile olabilir. Ki öyle olmasa bile öyle pazarlansaydı bugün yaptığım yorumlar çok başka olurdu.
Neyse, nereden başlayacağımı buldum. Leonard Menchiari, beni Trek to Yomi'ye dair en çok heyecanlandıran unsurdu. Duyuru fragmanı zaten oyunun sanatsal yönünün kuvvetini belli ediyordu. Bir de geliştirici ekibin içinde Menchiari'yi görünce "Bundan çok daha fazlası vardır." diye düşündüm. Öyle de çıktı. Hem kamera açılarıyla hem de atmosferiyle Trek to Yomi'nin asıl sanatsal gücünü oyunun içine girdiğinizde anlıyorsunuz.
Burada kamera açılarına ayrı bir parantez açmak istiyorum. Oyun sahne sahne tasarlanmış. Ne olduğunu açmayacağım, zaten biliyorsunuzdur. Ben bu yöntemin şahsen çok daha emek gerektirdiğini düşünüyorum ve iyi örnekleri bana gerçekten keyif veriyor. Yapımcı, Trek to Yomi'de bu iyi örneklerin arasına rahatlıkla girebilecek kalitede bir iş çıkartmış. Kamera açıları tek tip değil ve oyunun atmosferini kesinlikle pekiştiriyor. Sahnelere serpiştirilmiş ufak tefek detaylar da cabası.
Gelelim senaryoya. Klişe denebilecek, başta intikam olmak üzere bu tip bir oyundan bekleyebileceğiniz her şeyi içerisinde barındıran bir hikaye var karşımızda. Pek bir ağırlığı yok, oynamamın üstünden geçen iki haftanın ardından hikayeyle alakalı çoğu şeyi unuttuğumu şu an fark ettim. Karakterimizin adının Hiroki olduğunu da hafızamı birkaç dakika yoklayınca ancak hatırlayabildim. Anlatım vs. gibi konulara girmiyorum bile. Oyun çizgisel, intikam temalı bir oyundan ne beklenebilirse tam olarak onu sunuyor. Kısaca oyunun hikaye kısmının benim için tamamıyla nötr olduğunu söyleyebilirim. Çok daha iyi olabilirdi, ki eksikleri de var zaten. Ama bu halinin de oyunun rezil oynanışının yanında kesinlikle sırıtmadığını söyleyebilirim. Oynanış daha iyi olsaydı düşüncelerim çok daha farklı olabilirdi tabii...
Derin bir nefes aldım, soğuk suyumu hazır ettim; size de aynısını tavsiye ediyorum. Tansiyonunuz çıkabilir, kalbiniz çarpıntı yapabilir. Oyunun sözüm ona "oynanışından" söz edeceğiz. Oynanış doğal olarak önünüze çıkan düşmanları kesip biçmekten ibaret. Buna bir itirazım yok. İşin içinde katana kılıcı varsa aklıma başka bir formül de gelmez zaten. Ama savaş mekanikleri o kadar sönük ki... İlk yarım saatin ardından oyunun yapısına tamamen hakim olabiliyorsunuz diyebilirim. Zaten o ilk bölümün ardından Trek to Yomi formülüne yeni şeyler eklemiyor da. Haliyle kendini çok çabuk tekrar eden bir yapıdan bahsediyoruz. Bir aksiyon oyununun temeli oturaklı ve eğlenceliyse bunu çok dert etmem. Ama Trek to Yomi oyuncuya bunları da sunamıyor. Dediğim gibi sönük, ihtişamdan uzak bir oynanışa ve kılıç kullanımına sahip oyun.
Düşmanlar tek tek geliyor ve bütün kılıç hamleleri sizden daha hızlı. Anlayacağınız kılıcınızı kullanmak için yeterli alana sahip değilsiniz, her halükarda rakibinizin hamlesini bekleyecek ve saldırısını doğru zamanda savuşturmaya çalışacaksınız. Bu formülü kim düşündü, kim onay verdi gerçekten bilmek istiyorum. Yahu elinde Katana kılıcı gibi başlıca bir malzeme var, bıraksana sallayalım sağa sola? Tamamen kolaya kaçmışlar ve haliyle işin içine de bayağı s*çmışlar. Karşınıza çıkan tüm düşmanları aynı şekilde öldürüyorsunuz: Blokla, karşı saldırı yap, ölmezse tekrarla.
Yapabileceğiniz çeşitli saldırı kombinasyonları var ama bunları anlatmaya gerek bile duymuyorum. Ben hiç kullanmadım, bir eksikliğini de hissetmedim. Gerek de yok zaten, illa bloklayacaksın o saldırıyı :). Tüm bunların haricinde uzaktan kullanabileceğiniz, ilerledikçe karşınıza çıkan silahlar var. Ben bunları da kullanmaya pek gerek duymadım. Canımı sıkan bazı düşman tipleriyle uğraşmamak için üstlerine tüm cephanemi boşalttığım birkaç an hariç.
Ben şahsen en başından beri Trek to Yomi'nin oynanış bakımından ciddi bir potansiyele sahip olduğunu düşünüyordum. Hala da düşünüyorum. Başka yapımcıların ellerinde 2.5D, siyah beyaz bir aksiyon oyununa pek çok şey sığdırılabilir. Hem de estetik duracak şekilde.
İşte bu kadar. Yılın bana göre şu ana kadarki en büyük hayal kırıklığı, ses getiren çıkışının ardından sevabıyla ve günahıyla sessizce aramızdan ayrıldı. Bir tarafta sinema filmi kalitesindeki sanatsal yönü, diğer tarafta derslerde ibret olsun diye okutulacak kadar kötü oynanışı... Zıtlıkların ürünü, garip bir oyun Trek to Yomi. Benim tabirimle "Karmaşık düşüncelerimin ve kifayetsiz cümlelerimin kaynağı". Sevgili Leonard Menchiari, ben senden razıyım...
Küratör Sayfamız: Mundus Novus
19/05/22 01:30